29 Temmuz 2015 Çarşamba

Türkiye'nin Başı Ağrıyor

Memorial Ataşehir Hastanesi Baş Ağrısı Merkezi`nden Prof. Dr. Macit Selekler, baş ağrısı yakınması ile doktora giden her 5 hastadan 4`ünün migren ve gerilim tipi baş ağrısından şikayetçi olduğunu belirtti. Prof. Dr. Selekler, baş ağrısının, kişinin iç ve dış dünyasında bazı şeylerin yolunda gitmediğine işaret eden önemli bir alarm olduğunu belirterek, bu ağrıların tedavisinin, sorunun kaynağına inilmesi ile mümkün olduğunu dile getirdi.
   

Dünya Sağlık Örgütü`nün 2011 raporuna göre, baş ağrısı nedeniyle doktora başvuran hastaların yüzde 30`unun migren, yüzde 35`inin gerilim tipi baş ağrısı, yüzde 12`sinin ise her ikisinden şikayetçi olduğunu ifade eden Selekler, baş ağrıların çoğunun kökeninde, migrenin yattığını vurguladı.
   
Selekler, ``Baş ağrısı yakınması ile doktora giden her 5 hastadan 4`ünün migren ve gerilim tipi baş ağrısında şikayetçi olduğu görülmektedir`` ifadesini kullandı.
   
Migrenin, kişinin günlük işlerini yerine getirmesini engellediğini hatırlatan Selekler, migrene, ışık, ses ve kokulardan rahatsızlık ile bulantı ve kusmanın eşlik edebileceğini, gerilim tipi baş ağrılarının ise basit ağrı kesicilerle tedavisinin mümkün olduğunu belirtti.
   
BAŞ AĞRISI ÇEKMEMEK İÇİN UYARILAR
   
Baş ağrılarının, kişinin kendisini ruhsal ve fiziksel olarak hırpaladığında dönemlerde ortaya çıktığını açıklayan Prof. Dr. Selekler, ağrılardan kurtulmak için şu önerilerde bulundu:
   
``Her gün belirli zamanlarda uyuyup uyanmalısınız. Hafta sonları çok fazla, hafta içi ise çok az uyumak sakıncalıdır. Çoğu erişkin için gece ihtiyaç duyduğu uyku süresi yaklaşık 6-8 saattir. Uykudan baş ağrısı ile uyanmak olası bir uyku bozukluğunun göstergesidir.
   
Kan şekerinin düşmesi, baş ağrısını tetikleyebilir. Günde üç kez, düzenli aralıklarla, protein, meyve, sebze ve karbonhidrat içeren öğünler tüketilmelidir. Çok fazla şeker, kan şekerinin hızlı yükselmesine ve bu da tekrar hızlı düşmesine yol açar. Sonuç olarak baş ağrısını tetikleyebilir.
   
Haftada 3- 5 kez yapılan yeterli ölçüde egzersiz, stresinizin azalmasına ve bedensel olarak formda kalınmasına yardım edecektir. Aşırı veya düzenli yapılmayan egzersiz ise baş ağrılarını tetikleyebilmektedir.
   
Normal bir erişkin gün içerisinde bol miktarda su içmelidir. Dehidratasyon yani vücudun susuz kalması, baş ağrısına neden olabilmektedir. Kafein uyarıcı bir maddedir ve kullanan kişilerde kafein yoksunluğu baş ağrısına neden olabilir.

Kafeinin kaynağı genellikle kahve, çay, asitli içecekler ve kafein içeren ağrı kesicilerdir. Baş ağrısı için kullanılan herhangi bir ilaç, çok uzun sure ve sık alındığında baş ağrısı ortaya çıkabilir. Haftada 1-2 defa ağrı kesici kullanmak sakıncalı olmayabilir. Ancak sürekli olarak, haftada üç günden fazla bu ilaçların kullanılması baş ağrısına yol açar.
   
Stres, baş ağrısında bir artışa yol açabilir. Gevşeme, nefes egzersizi, meditasyon ve stres yönetimi kullanılabilecek yöntemlerdir.
   
Kişinin sıklıkla depresif bir duygu durumunda olduğu görülüyorsa uzman yardımı alması baş ağrısının etkin bir şekilde tedavi edilmesi için önemlidir.``
http://www.sagliktabugun.com/guncelhaberler.asp?islem=devam&ID=2628

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Türkiye Sigarayla En İyi Mücadele Eden Ülkeler Arasında



DSÖ'nün, 2015 yılı Küresel Tütün Salgını raporu yayımlandı. Türkiye, tütün kontrolü konusunda belirlenen düzenlemeleri en üst seviyede yerine getiren 7 ülkeden biri oldu.
Dünya Sağlık Örgütü'nün, tütün kontrolüne yönelik üye ülkelerin aldığı önlemleri değerlendiren 2015 yılı Küresel Tütün Salgını raporuna göre, önlem alınmazsa 2030'da yılda 8 milyondan fazla kişi tütüne bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedecek.
Raporda, sadece 33 ülkenin tütün ve ürünlerine yönelik vergileri artırdığı, birçok ülkenin bu konuda yeteri kadar vergi uygulamadığı, bazı ülkelerde ise tütün ürünlerinden özel tüketim vergisi dahi alınmadığı ifade edildi.
Örgüt, raporunda sigara tüketimini azaltmanın ve sigarayı bıraktırmanın en etkili ve en ucuz yönteminin tütün ürünlerinden alınan verginin artırılması olduğuna dikkati çekti.

Türkiye, DSÖ'nün sigara tüketiminin azaltılması için tütün kontrolü konusunda belirlenen düzenlemelerini en üst seviyede yerine getiren 7 ülke arasında yer alıyor.

DSÖ'nün 2008 yılında tütün kontrolüne yönelik belirlediği 6 maddeden oluşan "MPOWER" paketindeki düzenlemeleri en üst seviyede yerine getiren diğer ülkeler ise Brezilya, İran, Madagaskar, Yeni Zelanda, Panama ve Uruguay.
Örgütün 6 basamaklı "MPOWER" paketindeki düzenlemeler ise şöyle:
''Tütün kullanımını ve koruyucu uygulamaları gözlemle, toplumu tütün dumanından koru, sigarayı bıraktırmaya yardım et, tütünün zararları konusunda kamuoyunu uyar, tütün reklam, tanıtım ve sponsorluğun yasaklanmasını destekle, tütün vergilerini artır.''

Tütüne bağlı hastalıkların halk sağlığını ciddi tehlikeye attığı belirtilen raporda, her 6 saniyede bir kişinin, yılda ise yaklaşık 6 milyon kişinin sigaradan hayatını kaybettiğine dikkat çekildi.

Tütün kullanımının kanser başta olmak üzere, kalp, diyabet, kronik solunum yolu gibi bulaşıcı olmayan hastalıklara neden olduğu belirtilen raporda, 2012 yılında 70 yaş altı 16 milyon kişinin bulaşıcı olmayan hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği de hatırlatıldı.

http://www.ntv.com.tr/saglik/turkiye-sigarayla-mucadelede-ilk-7de,BZJw4xtePkqsCuEMOKUlag

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Sigaradan Kurtulmak İçin En Güzel Neden


Op.Dr. Aysın Akçay, gebelik döneminin bir anne adayı için sigaradan kurtulma çabasını en istikrarlı gösterip bu konudaki motivasyonunun en yüksek olabileceği zaman olduğunu söyledi. Hiçbir annenin bebeğinin sağlık sorunlarıyla dünyaya gelmesini istemeyeceğini anlatan Dr. Akçay, şöyle konuştu: "Anne adaylarının sigara bırakma konusunda en istikrarlı davranış ve tutum geliştirdikleri dönem olmasına rağmen birçok kadın sigarayı bu dönemde dahi bırakmada başarısızlık gösterir. Burada kontrol için başvurduğunuz hekiminize fazlasıyla görev düşüyor. Hekiminizden sigaranın kendinize ve daha sonra gebelik süresince bebeğinize verdiği tehlikeyi anlatmasını rica edin."
Birçok kadının gebelikte günde 5 sigaranın zararı olmadığını iddia ettiğini belirten Op.Dr. Aysın Akçay, bunun tamamen yanlış ve sakıncalı olduğunu söyledi. Op.Dr. Akçay, şöyle dedi: "İçtiğiniz sigara karnınızdaki bebeğinizin tüm damarlarında dolaşacak ve onun gelişimini ve fizyolojik yapısını tamamı ile etkileyecektir. Doğar doğmaz bir sürü risk ile küçücük bedenini karşı karşıya bırakmış olursunuz. Bilimsel çalışmalarla sigaranın doğmamış bebeğe zarar verdiği ortaya konmuştur. Pek çok çalışmada genetik nedenlere bağlı olmaksızın düşük hadisesinin 2 kat arttığı saptanmıştır. Doğan bebeklerin kiloları düşüktür. Bunun yanı sıra gebeliğin 16. haftasından önce sigarayı bırakanlarda bebeğin kilosu açısından sigara içmeyenlere göre fark saptanmaz. Keza sigara kullanan anne adaylarında erken doğum riski bariz olarak artar. Bu genellikle amnion zarlarının yırtılması ve suların erken gelmesi şeklinde olur. Sigara içen anne adaylarında gebelik komplikasyonlarından plasentanın aşağıda yerleşmesi ve erkenden ayrılması olasılıkları da artmış bulunur. Günde 20 den fazla sigara içenlerde anne karnında fetal ölüm oranı yüzde 62, yeni doğan ölümü ise yüzde 42 dolayında artış gösterir. Sigara içen anne adaylarının bebeklerinde daha sonrasında artmış alt solunum  yolu enfeksiyonu gözlenir." 
Bu durumun anne karnında sigaranın fetüsün solunum sistemine olan kötü etkilerinden kaynaklandığını söyleyen Jin. Op. Dr. Aysın Akçay, şöyle devam etti: "Pekçok çalışmada sigara tiryakisi annenin bebeğinde daha fazla nörolojik, anormal sekeller oluşmakta, okul başarıları ciddi anlamda düşmektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda sigaranın plasentadan geçen kanserojen maddelerle lösemi, böbrek tümörü, lenfoma riskini arttırdığı saptanmıştır. Bu dönemde sigara tüketimini bırakmak için yapabileceğiniz en kolay şey düşünce gücüdür. Sigara kullanmayarak ekonomik kazancınızın ne olacağını hesaplayabilirsiniz. Sizi sigara kullanmanıza sebep olan çevresel nedenlerden uzak kalarak kendinizi olumlu yönde motive etmelisiniz. Her şey beyinde biter. Zekânız ve iradeniz ile yapamayacağınız hiç bir şey yok. Bunun için doktorunuzdan ve ailenizde tam destek isteyin. Sizin ve bebeğinizin geleceği için bu illetten bir an önce kurtulun ve sonrasındaki suçluluk duygusunu yaşamayın. Hamile olduğunuz andan itibaren sigaradan uzak durun. Sigara içen bir anne veya baba, her nefeste, aynı zamanda, bebeğini de zehirliyor. Bilim adamlarının, ebeveyni sigara içen bebeklerin idrarlarında, kansere neden olan kimyasallar bulunduğunu açıkladığını unutmayınız."