27 Nisan 2020 Pazartesi

KİŞİSEL ÖZGÜRLÜĞÜNÜZ DEĞERLİDİR HAYATI DİLEDİĞİNİZCE VE MUTLU YAŞAYIN

Yaşamın tamamı hareket, büyüme ve değişim içerir. Peki sizin için uygun olan ne? Aslında hepimiz özgürüz. Seçim yapabilir ve geleceğimizi ona göre şekillendirebiliriz. Gerçekten istediğimiz hayatı yaratma yetisine sahibiz.

“Biz, birer robot değiliz. Memeli türünden gelmekle birlikte artık tam olarak bir hayvan bile diyemeyiz insanlığa. Aslında bilincini kullanan canlılar olarak sonsuz bir olasılıklar denizinde yüzüyoruz. Yeryüzünde bize yaraşır, sevdiğimiz hayatı yaratma şansımız her zaman var.



Kölelik dönemi biteli çok oldu.

Kimseyi kendimize köle etmeyi nasıl sevmiyorsak (ki sevmeyelim sakın, bu kadar egosantrik olmayalım) bize de kölelik dayatılmadığından emin olmalıyız.
Peki bize kölelik nasıl dayatılabilir? Başkalarının gündemine boyun eğmekle. Hayatınızdaki insanları düşününün. İstediklerini yaptırmak için size sıklıkla ahlaki veya duygusal yollardan yaptıkları baskıları. Pek tabidir ki yakınlarımıza ve sevdiklerimize karşı sevgi dolu ve anlayışlı olmak çok önemlidir. Ancak her şeyden önemlisi kendimizle ilgili konularda kontrolün bizde olması aslında bizi mutlu eder.  

Farkına vardığınız zaman çok net olarak anlayacaksınız ki asıl sorun başkaları değil, kendinizi koşullara, diğer insanlara teslim etme konusunda ikna edişiniz ve kendinize olan güvensizliğiniz.

Daha da sinsi ve görünmeyen olan; yetiştiğimiz kültürün baskın kuralları, inançları, değerleri ve bizi yönlendirdikleri gizli koşullandırmalardır. Politika, din, eğitim, ırk, göç, yaşam tarzı gibi önemli normları düşünün. Liste sonsuza kadar uzayabilir. Hiç düşünmeden yaşarsanız ve kendi istek, beklentilerinizin farkında olmazsanız, temel yaşam biçimini sorgulamayacak şekilde normalleştirip içinde yaşadığınız toplumla tamamen özdeşleşebilirsiniz.
Oysa çok daha iyi bir yol mümkün; Kişisel özgürlüğü seçmek. Kişisel olarak özgür olmayı her zaman her durumda seçebiliriz. Bunu yapmak için önünüze gelen her seçimi sorgulayarak işe başlamak en iyisi. Gerçekten istediğim bu mu? Beni mutlu edecek olan, sağlığımı, mutluluğumu, yaşam konforumu arttıracak olan seçim bu mu?

Kesinlikle kişisel özgürlüğümüzü yaşamaya değer! Neden mi? Çünkü kendi yaşamımızı kendimiz kontrol edebilir, kendimize bize uygun hedefler belirleyebilir, hedeflere ulaşmak için hangi yoldan gideceğimize karar verebilir ve yaptığımız ve olduğumuz her şeyi kendi istediğimiz kalitede yapabiliriz. Kişisel özgürlüğümüz hayatta kendimize verebileceğimiz en büyük hediyedir. Sorumluluk almamızı, hayatı olumlu anlamda değiştirebilmemizi sağlar.

Olumlu yaşam tarzı değişiklikleri ancak kişisel olarak özgür olduğunuz zaman yapabileceğiniz şeylerdir. Çünkü gerçekte sorumluluk almanızı gerektirir. Özgür olmadığınız zamanlarda sorumluluk da almadığınızdan yapılabilecekleri yapamazsınız. Kendi hayatınızla ilgili konularda kontrollü, yaratıcı ve sorumlu olmanızı, olumlu yaşam değişiklikleri yapmanızı sağlayan şey kişisel özgürlüğünüzdür.

Kendi geleceğini kendin yarat
Unutmayın, geleceğimiz değişmez bir sabit değildir. Kendi özgür seçimlerimizle istediğimiz gibi şekillendirebiliriz. Enfes kararlar vererek kendimiz için en doğru seçimleri yapabiliriz.

Doğru seçimler için doğru soruları sormak olmazsa olmaz. Hedef belirlemek ve strateji oluşturmak için doğru soruları sormakla işe başlamak gerekiyor. Mesela;
Bazı şeyler olmasını gerektiğini düşünüp öylesine sorgulamadan kabul ettiğiniz şeyler mi?
Hayatta sizin için önemli olan ana değerler neler?
Hedeflere ulaşmak için çözüm yolları neler olabilir? 
Ne hakkında meraklı ve tutkulusunuz?
Neleri çok severek yapıyorsunuz?
Nasıl yaşadığınızda kendinizi mutlu hissediyorsunuz?

Bu ve benzeri detay sorularla birlikte en derinde sizin için önemli olan şeylerin farkına varıp hayatınızı istediğiniz yönde değiştirme konusunda adımlar atmaya başlayabilirsiniz.

Kişisel özgürlüğümüz en değerli varlığımızdır. Bizi mutluluğa taşıyan en önemli değerlerin başında gelir. Hepimizin istediği, hak ettiği ve ihtiyacı olan şeydir. Unutmayalım, geleceğimiz bizim elimizde, biz şekillendiriyoruz. O zaman sorumluluk alalım ve olumlu değişimler yapalım.

Her zaman ruh, zihin, beden bütünlüğünde olduğunuz mutlu, sağlıklı, özgür bir yaşam diliyoruz.


16 Nisan 2020 Perşembe

BELİRSİZLİKLE BAŞ ETME YOLLARI



Ne yazık ki beynimiz, genellikle modern yaşamımızı zorlaştıracak şekilde çalışır. Özellikle belirsizlikle başa çıkma konusunda bu daha da geçerlidir. Ancak beynimizin bu özelliğinin bilincindeysek bizi sokmak istediği mantıksız yollardan kurtulabilir ve belirsizliği etkili bir biçimde ele alabiliriz.

Beynimiz belirsizlikle karşılaştığında korku ile tepki vermekle programlanmıştır. Yenilerde yapılmış bir çalışmada deneklere giderek daha da belirsizleşen bahisler yapmaları konusunda talimatlar verildi. Denekler ne kadar az bilgi sahibi oldularsa o kadar mantıksız tahminler yapmaya, kararlar vermeye başladılar. Oysa bilgi azken, o bilginin geçerliliğini daha akılcı ve dikkatli değerlendireceğimizi varsayarız. Gerçekte durum tam tersidir. Senaryolardaki bilgi ne kadar azsa deneklerin beyinlerinin kontrolü o kadar çok korku, endişe gibi duyguların ağır bastığı limbik sistem tarafından ele geçirildiği bu çalışmada kanıtlanmıştır.

Açıkçası, belirsizlikle karşılaştığımız her durumda, beynimiz bizi aşırı tepki vermeye zorluyor.  Bu mekanizmayı geçersiz kılabilir ve düşüncelerimizi daha rasyonel yönde değiştirebiliriz.
Bu tür belirsizlik durumlarında, korku ve endişe duyguları baskısı altındayken, daha kaliteli kararlar vermek için yapabileceklerimiz var.

İşte sizin için belirsizlikle başarıyla mücadele eden insanların genel olarak yaptıklarını araştırıp maddeler halinde aşağıda özetledik.



1. Beyinlerinin limbik sistemini susturmayı başarabilirler.
Limbik sistem belirsizliğe korku reaksiyonu ile yanıt verir ve biliyoruz ki korku kaliteli kararlar  vermeyi engeller. Belirsizlikle başa çıkmada iyi olan insanlar korkuya karşı temkinli olurlar ve korkularının farkındadırlar. Böylelikle körkuyun kontrolleri altına alabilirler. Rasyonel olanla, irrasyonel olanı ayırt edebilir, irrasyonel olanları eleyebilirler. Bu şekilde daha doğru ve rasyonel bilgiye odaklanmaya başlayabilirler. Süreç boyunca, kendilerine beyinlerinin ilkel kısmının çok fazla çalıştığı ama asıl kontrolde olması gereken kısmın rasyonel ve mantıksal kısım olduğunu kendilerine hatırlatırlar. Başka bir deyişle, limbik sistemlerine gerçek, reel bir korku öznesi ortaya çıkana kadar sessiz olmalarını söylerler. Bu arada Koronavirüs gibi reel,  gerçek bir korku öznesi olduğunda korkmak ve buna karşın önlem almak çok doğaldır.

2. Olumlu bakış açısında kalırlar
Olumlu düşünceler, beynimizin dikkatini tamamen stressiz bir şeye odaklayarak korkuyu ve mantıksız düşünceleri sessizleştirmemize olanak tanır. Unutmayalım, olumlu düşünme bir pratik etme işidir ve bunun için beynimize bilinçli olarak yardım etmeliyiz. Olumlu düşünceler dikkatimizi yeniden odaklamamızı sağlar. Biliyoruz, işler iyi gittiğinde veya ruh halimiz iyi olduğunda, bu nispeten kolaydır. Asıl zor olan, zor bir karar vermek zorunda olduğumuzda, özellikle zihnimizi olumsuz düşünceler doldurmuşken olumlu düşünmeyi sürdürmektir. Burada dikkat edeceğimiz şey, belirsizlik stresinden dolayı düşüncelerimiz olumsuz olduğunda, dikkatimizi sahip olduğumuz olumlu şeylere yöneltmemizin bize çok yardımcı olacağıdır. Böylelikle beynimiz sakinleşir ve daha rasyonel kararlar vermeye başlarız.

3. Ne bildiklerini ve ne bilmediklerini bilirler
Belirsizliği yönetmede iyi olanlar, bildiklerini ve bilmedikleri şeylerin bir listesini yaparlar. Bildiklerini arttırmanın ve bilmedikleri konusunda bilgi sahibi olmanın yollarını ararlar. Böylelikle belirsizlik içerisinden birer “belirliler” dataları ortaya çıkar.

4. Kontrol edemedikleri şeyleri de kucaklarlar
Belirsizlikle başa çıkmada güçlü olan insanlar, kontrol altına alamadıkları şeyleri de kucaklamaktan korkmazlar. Başka bir deyişle, daha gerçekçi bir bakış açısına sahiptirler. Hayatta her şeyi kontrol edemeyeceklerini bilirler. Herhangi bir durumu gerçekte olduğundan daha iyi veya daha kötü şekilde göstermeye çalışmaz, içinde bulundukları gerçeği olduğu gibi analiz ederler. Gerçekten kontrol edebildikleri tek şeyin kararlarına ulaşma süreci olduğunun farkındadırlar. Bilinmeyeni yönetmenin ve düz yolda yürümenin tek yolu budur.  Adım atmaktan, bilmediklerimize rağmen bildiklerimize dayanarak ilerliyoruz demekten korkmazlar. Hatalar yapılabilir ve düzeltilebilir şeylerdir, hiçbir karar, karar  vermemekten ve hiçbir şey yapmamaktan daha iyi değildir.

5. Sadece önemli olan şeylere odaklanırlar
Bazı kararlar önemlidir. Bir şeyleri bozabilir veya tam tersi kurtarabilir. Bir sürü kararın ise bu kadar büyük bir önemi yoktur. Belirsizlikler karşısında ilerleme konusunda iyi olanlar, en büyük riskin kararsız kalmak dolayısıyla zaman kaybetmek olduğunu bilirler. Ancak, ajandamızdaki pek çok kararı doğru bir şekilde dengelemeyi öğrenmek, enerjimizi doğru şeylere odaklamamızı ve daha bilinçli seçimler yapmamızı sağlar. Ayrıca dikkati gereksiz yere dağıtan küçük endişelere kapılmaktan da bizi kurtarır.


6. Mükemmellik aramazlar
Belirsizlik karşısında başarılı olan insanlar aynı zamanda duygusal olarak da zeki insanlardır. Hedeflerinde veya kararlarında mükemmellik aramazlar. Çünkü mükemmel karar diye bir şeyin olmadığını bilirler. Mükemmelliği aramak tamamen yanılsama yaratır ve hayattan zevk almak yerine boşuna vakit kaybettiricidir.

7. Sorunlar üzerinde takılı kalmazlar
Unutmayın, dikkatinizi nereye odakladığımız duygusal durumumuzu belirler. Olumsuz duygular performansımızı etkiler, stres yaratır ve problemleri çözmemizi zorlaştırır. Oysa koşulları iyileştirmek üzere eylemlere odaklandığımızda, olumlu duygular üreten ve performansı artıran kişisel bir etkililik duygusu yaratırız. Belirsizlikle başa çıkmada başarılı olan insanlar, tüm dikkat ve çabalarını var olan koşulları iyileştirmek için yapabileceklerine odaklayarak aksiyon alırlar.

8. Sezgilerine ne zaman güvenebileceklerini bilirler
Doğru sezgilere sahip olmak hayatta istediğimiz yöne gitmemiz için olmazsa olmaz önemli yeteneklerden biridir. Dürtüler ve sezgiler arasındaki farkı ayırt edebilmek, belirsizlikle başarılı bir şekilde başa çıkabilen insanların en önemli özelliklerinden biridir. Geçmiş deneyimlerinden edindiği bilgiler ışığında  sezgilerinin gücüne güvenir ve bilinmezliğin kimi noktalarına doğru stratejiler oluşturarak onu aşmayı başarabilirler. Kendi filtrelerini tanırlar, başka kişilerin varsayımları, görüşlerini veya duygularını iyi bir şekilde süzgeçten geçirerek, gereksiz yere etkilendiklerini kolaylıkla eleyebilirler. Sezgileriyle uyumlu olmayan duygu ve düşünceleri filtreleme yetenekleri, doğru çözüme odaklanmalarına yardımcı olur.
Buradaki önemli bir ayrıntı; sezgilerin her zaman biraz zamana ihtiyacı olduğudur veya onları iyi analiz etmek için bizi rahatlatan, odağımızı başka tarafa çeken, bütünüyle zihnimizi serbest bıraktığımız zamanlara ihtiyacımız vardır. Doğru sezgilere kendimizi zorlayarak veya kendimize baskı yaptığımızda erişemeyiz. Albert Einstein veya başka pek çok mucit, bilim insanının yaptığı gibi önemli fikirler ve buluşlar hep bambaşka şeyler yaparken (yelkenli ile gezerken, banyo yaparken veya ormanda rahatlatan bir yürüyüş sırasında vs) ortaya çıkar aslında. Dolayısıyla bir belirsizlik karşısında çözüm üzerine düşünen insanlar sık sık sezgilerini dinlemek için kendilerine zaman ayırırlar, sezgilerinin izini sürerler ve küçük adımlarla onları gerçekleştirmeye başlarlar. Böylelikle büyük olan adıma veya aksiyona zemin hazırlarlar.

9. Her zaman bir B planları vardır.
Belirsizliğin üstünden gelmek aynı zamanda önümüze çıkabilecek risk faktörlerini veya çıkabilecek başarısızlıkları da bilmek ve bunlar ortaya çıktığında gerekli olabilecek alternatiflere dair planlarımızı da yapmış olmakla ilgilidir.  Belirsizlik konusunda başarılı olanlar genellikle yanlış yapabileceklerini itiraf etmekten korkmazlar. Her zaman doğru kararları veremeyebileceklerini bilirler. Bu bilgi hatalarından ders çıkarmalarını da sağlar aynı zamanda. Zaten en önemlisi hata yapmak değil, hatalardan ders çıkarmak değil midir?

10. Hiçbir zaman “ ya öyleyse..” şeklinde verdikleri kararla ilgili kendilerini gereksiz endişeler içine sokacak şekilde sorgulamazlar
Bir karar verdiğimizde, kararı uygulama sırasında sürekli kendimizi sorgulamayız değil mi? Ya öyle değilse, ya böyleyse şeklinde… Çünkü bunu yaparsak, üzerimizde gereksiz bir endişe ve stres yaratmış oluruz. Kararı verir ve sonuçları deneyimlemek üzere sakince bekleriz. Bir yandan endişe ve strese ne kadar çok zaman harcarsak kararımızı aksiyona dönüştürecek eylemleri doğru yapmamız da o kadar zorlaşır. Dolayısıyla belirsizlikle başa çıkmada başarılı olan insanlar, verdikleri kararlar sonrasında gereksiz sorgulamalarla kendilerini yormazlar.

11. Zihinlerini sakinleştirmeyi her zaman becerebilirler
Unutmayın, belirsizlikler karşısında iyi kararlar verebilmek ve doğru çözüm yolları yaratabilmek için her zaman sakin kalmaya ihtiyacımız var. Sakin olmak demek, aynı zamanda zihinlerimizin de sakin olması demek. Çok fazla farklı duygu ve düşünce içindeyken net olmamız zorlaşır. Bunu yapmanın pek çok farklı yolu var. ( Zihni yavaşlatma yolları blog yazımıza bir göz atmanızı öneririz).
En kolay iki yolu var. Yapabiliyorsanız günlük, kısa da olsa kendimize meditasyon molaları vermek.
Ama hayır yapamam diyorsanız, zihnimiz fazlaca çalışmaya başladığında hemen derin, uzun nefesler alarak kendi nefesimize odaklanmak.
Bunalmış veya çok fazla duygu ve düşünce arasında netliğimizi bulamıyor, kendimizi kaybolmuş hissediyorsak, nefesimize odaklanmak çok kısa bir zaman dilimi içerisinde bizi bu durumdan çıkarabilir. Kulağa çok basit gelmekle birlikte çok etkili bir yöntem. Bunu iki dakika boyunca derin nefesler alarak ve aldığımız ve verdiğiniz her nefese odaklanarak yaptığımızda ( hatta nefesi sayarak alıp, sayarak vermeye odaklandığımızda) beynimizde kalıcı olarak yerleşmiş gibi görünen, bizim dikkatimizi ve netliğimizi bozan duygu ve düşüncelerin ne kadar kolaylıkla ortadan kalktığına şaşıracağız.

Belirsizliği stratejik olarak yönetme yeteneği, belirsizliği giderek artan bir dünyada geliştirebileceğimiz en önemli becerilerden biri. O yüzden yukarıdaki adımları hayatımıza adapte etmeye kesinlikle değer.

Ruh, zihin, beden bütünlüğünde sağlıklı, uzun, mutlu bir yaşam diliyoruz.