Ne yazık ki beynimiz, genellikle modern
yaşamımızı zorlaştıracak şekilde çalışır. Özellikle belirsizlikle başa çıkma
konusunda bu daha da geçerlidir. Ancak beynimizin bu özelliğinin bilincindeysek
bizi sokmak istediği mantıksız yollardan kurtulabilir ve belirsizliği etkili
bir biçimde ele alabiliriz.
Beynimiz belirsizlikle karşılaştığında
korku ile tepki vermekle programlanmıştır. Yenilerde yapılmış bir çalışmada
deneklere giderek daha da belirsizleşen bahisler yapmaları konusunda talimatlar
verildi. Denekler ne kadar az bilgi sahibi oldularsa o kadar mantıksız
tahminler yapmaya, kararlar vermeye başladılar. Oysa bilgi azken, o bilginin
geçerliliğini daha akılcı ve dikkatli değerlendireceğimizi varsayarız. Gerçekte
durum tam tersidir. Senaryolardaki bilgi ne kadar azsa deneklerin beyinlerinin
kontrolü o kadar çok korku, endişe gibi duyguların ağır bastığı limbik sistem
tarafından ele geçirildiği bu çalışmada kanıtlanmıştır.
Açıkçası, belirsizlikle
karşılaştığımız her durumda, beynimiz bizi aşırı tepki vermeye zorluyor. Bu mekanizmayı geçersiz kılabilir ve
düşüncelerimizi daha rasyonel yönde değiştirebiliriz.
Bu tür belirsizlik durumlarında, korku
ve endişe duyguları baskısı altındayken, daha kaliteli kararlar vermek için yapabileceklerimiz
var.
İşte sizin için belirsizlikle
başarıyla mücadele eden insanların genel olarak yaptıklarını araştırıp maddeler
halinde aşağıda özetledik.
1. Beyinlerinin limbik sistemini
susturmayı başarabilirler.
Limbik sistem belirsizliğe korku
reaksiyonu ile yanıt verir ve biliyoruz ki korku kaliteli kararlar vermeyi engeller. Belirsizlikle başa çıkmada
iyi olan insanlar korkuya karşı temkinli olurlar ve korkularının
farkındadırlar. Böylelikle körkuyun kontrolleri altına alabilirler. Rasyonel
olanla, irrasyonel olanı ayırt edebilir, irrasyonel olanları eleyebilirler. Bu
şekilde daha doğru ve rasyonel bilgiye odaklanmaya başlayabilirler. Süreç
boyunca, kendilerine beyinlerinin ilkel kısmının çok fazla çalıştığı ama asıl
kontrolde olması gereken kısmın rasyonel ve mantıksal kısım olduğunu
kendilerine hatırlatırlar. Başka bir deyişle, limbik sistemlerine gerçek, reel
bir korku öznesi ortaya çıkana kadar sessiz olmalarını söylerler. Bu arada
Koronavirüs gibi reel, gerçek bir korku
öznesi olduğunda korkmak ve buna karşın önlem almak çok doğaldır.
2. Olumlu bakış açısında kalırlar
Olumlu düşünceler, beynimizin
dikkatini tamamen stressiz bir şeye odaklayarak korkuyu ve mantıksız düşünceleri
sessizleştirmemize olanak tanır. Unutmayalım, olumlu düşünme bir pratik etme
işidir ve bunun için beynimize bilinçli olarak yardım etmeliyiz. Olumlu düşünceler
dikkatimizi yeniden odaklamamızı sağlar. Biliyoruz, işler iyi gittiğinde veya
ruh halimiz iyi olduğunda, bu nispeten kolaydır. Asıl zor olan, zor bir karar
vermek zorunda olduğumuzda, özellikle zihnimizi olumsuz düşünceler doldurmuşken
olumlu düşünmeyi sürdürmektir. Burada dikkat edeceğimiz şey, belirsizlik
stresinden dolayı düşüncelerimiz olumsuz olduğunda, dikkatimizi sahip olduğumuz
olumlu şeylere yöneltmemizin bize çok yardımcı olacağıdır. Böylelikle beynimiz
sakinleşir ve daha rasyonel kararlar vermeye başlarız.
3. Ne bildiklerini ve ne bilmediklerini
bilirler
Belirsizliği yönetmede iyi olanlar,
bildiklerini ve bilmedikleri şeylerin bir listesini yaparlar. Bildiklerini
arttırmanın ve bilmedikleri konusunda bilgi sahibi olmanın yollarını ararlar.
Böylelikle belirsizlik içerisinden birer “belirliler” dataları ortaya çıkar.
4. Kontrol edemedikleri şeyleri de
kucaklarlar
Belirsizlikle başa çıkmada güçlü olan
insanlar, kontrol altına alamadıkları şeyleri de kucaklamaktan korkmazlar.
Başka bir deyişle, daha gerçekçi bir bakış açısına sahiptirler. Hayatta her
şeyi kontrol edemeyeceklerini bilirler. Herhangi bir durumu gerçekte olduğundan
daha iyi veya daha kötü şekilde göstermeye çalışmaz, içinde bulundukları gerçeği
olduğu gibi analiz ederler. Gerçekten kontrol edebildikleri tek şeyin kararlarına
ulaşma süreci olduğunun farkındadırlar. Bilinmeyeni yönetmenin ve düz yolda
yürümenin tek yolu budur. Adım atmaktan,
bilmediklerimize rağmen bildiklerimize dayanarak ilerliyoruz demekten korkmazlar.
Hatalar yapılabilir ve düzeltilebilir şeylerdir, hiçbir karar, karar vermemekten ve hiçbir şey yapmamaktan daha iyi
değildir.
5. Sadece önemli olan şeylere
odaklanırlar
Bazı kararlar önemlidir. Bir şeyleri
bozabilir veya tam tersi kurtarabilir. Bir sürü kararın ise bu kadar büyük bir
önemi yoktur. Belirsizlikler karşısında ilerleme konusunda iyi olanlar, en
büyük riskin kararsız kalmak dolayısıyla zaman kaybetmek olduğunu bilirler. Ancak,
ajandamızdaki pek çok kararı doğru bir şekilde dengelemeyi öğrenmek, enerjimizi
doğru şeylere odaklamamızı ve daha bilinçli seçimler yapmamızı sağlar. Ayrıca
dikkati gereksiz yere dağıtan küçük endişelere kapılmaktan da bizi kurtarır.
6. Mükemmellik aramazlar
Belirsizlik karşısında başarılı olan
insanlar aynı zamanda duygusal olarak da zeki insanlardır. Hedeflerinde veya
kararlarında mükemmellik aramazlar. Çünkü mükemmel karar diye bir şeyin
olmadığını bilirler. Mükemmelliği aramak tamamen yanılsama yaratır ve hayattan
zevk almak yerine boşuna vakit kaybettiricidir.
7. Sorunlar üzerinde takılı kalmazlar
Unutmayın, dikkatinizi nereye
odakladığımız duygusal durumumuzu belirler. Olumsuz duygular performansımızı
etkiler, stres yaratır ve problemleri çözmemizi zorlaştırır. Oysa koşulları
iyileştirmek üzere eylemlere odaklandığımızda, olumlu duygular üreten ve
performansı artıran kişisel bir etkililik duygusu yaratırız. Belirsizlikle başa
çıkmada başarılı olan insanlar, tüm dikkat ve çabalarını var olan koşulları iyileştirmek
için yapabileceklerine odaklayarak aksiyon alırlar.
8. Sezgilerine ne zaman güvenebileceklerini
bilirler
Doğru sezgilere sahip olmak hayatta
istediğimiz yöne gitmemiz için olmazsa olmaz önemli yeteneklerden biridir.
Dürtüler ve sezgiler arasındaki farkı ayırt edebilmek, belirsizlikle başarılı
bir şekilde başa çıkabilen insanların en önemli özelliklerinden biridir. Geçmiş
deneyimlerinden edindiği bilgiler ışığında sezgilerinin gücüne güvenir ve bilinmezliğin
kimi noktalarına doğru stratejiler oluşturarak onu aşmayı başarabilirler. Kendi
filtrelerini tanırlar, başka kişilerin varsayımları, görüşlerini veya
duygularını iyi bir şekilde süzgeçten geçirerek, gereksiz yere etkilendiklerini
kolaylıkla eleyebilirler. Sezgileriyle uyumlu olmayan duygu ve düşünceleri filtreleme
yetenekleri, doğru çözüme odaklanmalarına yardımcı olur.
Buradaki önemli bir ayrıntı;
sezgilerin her zaman biraz zamana ihtiyacı olduğudur veya onları iyi analiz
etmek için bizi rahatlatan, odağımızı başka tarafa çeken, bütünüyle zihnimizi
serbest bıraktığımız zamanlara ihtiyacımız vardır. Doğru sezgilere kendimizi
zorlayarak veya kendimize baskı yaptığımızda erişemeyiz. Albert Einstein veya
başka pek çok mucit, bilim insanının yaptığı gibi önemli fikirler ve buluşlar
hep bambaşka şeyler yaparken (yelkenli ile gezerken, banyo yaparken veya
ormanda rahatlatan bir yürüyüş sırasında vs) ortaya çıkar aslında. Dolayısıyla
bir belirsizlik karşısında çözüm üzerine düşünen insanlar sık sık sezgilerini
dinlemek için kendilerine zaman ayırırlar, sezgilerinin izini sürerler ve küçük
adımlarla onları gerçekleştirmeye başlarlar. Böylelikle büyük olan adıma veya
aksiyona zemin hazırlarlar.
9. Her zaman bir B planları vardır.
Belirsizliğin üstünden gelmek aynı
zamanda önümüze çıkabilecek risk faktörlerini veya çıkabilecek başarısızlıkları
da bilmek ve bunlar ortaya çıktığında gerekli olabilecek alternatiflere dair planlarımızı
da yapmış olmakla ilgilidir. Belirsizlik
konusunda başarılı olanlar genellikle yanlış yapabileceklerini itiraf etmekten
korkmazlar. Her zaman doğru kararları veremeyebileceklerini bilirler. Bu bilgi
hatalarından ders çıkarmalarını da sağlar aynı zamanda. Zaten en önemlisi hata
yapmak değil, hatalardan ders çıkarmak değil midir?
10. Hiçbir zaman “ ya öyleyse..”
şeklinde verdikleri kararla ilgili kendilerini gereksiz endişeler içine sokacak
şekilde sorgulamazlar
Bir karar verdiğimizde, kararı
uygulama sırasında sürekli kendimizi sorgulamayız değil mi? Ya öyle değilse, ya
böyleyse şeklinde… Çünkü bunu yaparsak, üzerimizde gereksiz bir endişe ve stres
yaratmış oluruz. Kararı verir ve sonuçları deneyimlemek üzere sakince bekleriz.
Bir yandan endişe ve strese ne kadar çok zaman harcarsak kararımızı aksiyona
dönüştürecek eylemleri doğru yapmamız da o kadar zorlaşır. Dolayısıyla
belirsizlikle başa çıkmada başarılı olan insanlar, verdikleri kararlar
sonrasında gereksiz sorgulamalarla kendilerini yormazlar.
11. Zihinlerini sakinleştirmeyi her
zaman becerebilirler
Unutmayın, belirsizlikler karşısında
iyi kararlar verebilmek ve doğru çözüm yolları yaratabilmek için her zaman
sakin kalmaya ihtiyacımız var. Sakin olmak demek, aynı zamanda zihinlerimizin
de sakin olması demek. Çok fazla farklı duygu ve düşünce içindeyken net olmamız
zorlaşır. Bunu yapmanın pek çok farklı yolu var. ( Zihni yavaşlatma yolları
blog yazımıza bir göz atmanızı öneririz).
En kolay iki yolu var.
Yapabiliyorsanız günlük, kısa da olsa kendimize meditasyon molaları vermek.
Ama hayır yapamam diyorsanız, zihnimiz
fazlaca çalışmaya başladığında hemen derin, uzun nefesler alarak kendi nefesimize
odaklanmak.
Bunalmış veya çok fazla duygu ve
düşünce arasında netliğimizi bulamıyor, kendimizi kaybolmuş hissediyorsak,
nefesimize odaklanmak çok kısa bir zaman dilimi içerisinde bizi bu durumdan
çıkarabilir. Kulağa çok basit gelmekle birlikte çok etkili bir yöntem. Bunu iki
dakika boyunca derin nefesler alarak ve aldığımız ve verdiğiniz her nefese
odaklanarak yaptığımızda ( hatta nefesi sayarak alıp, sayarak vermeye
odaklandığımızda) beynimizde kalıcı olarak yerleşmiş gibi görünen, bizim dikkatimizi
ve netliğimizi bozan duygu ve düşüncelerin ne kadar kolaylıkla ortadan kalktığına
şaşıracağız.
Belirsizliği stratejik olarak yönetme
yeteneği, belirsizliği giderek artan bir dünyada geliştirebileceğimiz en önemli
becerilerden biri. O yüzden yukarıdaki adımları hayatımıza adapte etmeye
kesinlikle değer.
Ruh, zihin, beden bütünlüğünde
sağlıklı, uzun, mutlu bir yaşam diliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder