Alkol, sigara ve madde bağımlılığı en
sık duyduğumuz bağımlılıklardır. Ancak günümüzde en az bunlar kadar zararlı
bağımlılıklar da var. Günümüzde artan obezite, aslında yanlış beslenmenin ve
yanlış gıda tercihlerinin de ne kadar artığını göstermektedir. Bu nedenle
şekerli ve yağlı gıdalara da bağımlı olunabileceği düşüncesi yaygınlaşmaktadır.
Alkol,
sigara ve uyuşturucu gibi maddeler beyinde dopamin ve seratonin salgılatarak,
bağımlılık mekanizmasını harekete geçirirler. Karbonhidrat ve yağ içeriği
yüksek gıdalar ve basit şekerler de aynı mekanizma ile bağımlılığa sebep
olabilmektedir. Sonucunda da durdurulamayan yağlı ve şekerli gıda tüketimi
meydana gelmektedir.
Vücudumuzda
doğal yollarla da salgılanmakta olan seratonin, kişiyi huzurlu ve iyi
hissettirir, dopamin ise vücutta canlılık hissini oluşturmaktadır. Karbonhidrat
ve basit şekerden zengin veya yüksek oranda yağ içeren gıdalar tükettiğimizde vücutta
seratonin ve dopamin salınımı artmaktadır. Bu nedenle kişiler çikolata, cips,
şekerli yiyecek veya içecekleri tükettiklerinde daha mutlu hissettiklerini
düşünerek, mutsuz veya gergin oldukları dönemlerde bu gıdalara ihtiyaç duyarlar
ve bu aşamada bağımlılık oluşmaya başlar.
Bu hormonlar aynı zamanda tatmin duygusu ile ilişkilidir. Beyindeki dopamin salınımından sonra
ciddi şekilde mutluluk ve tatmin olma hissi oluşur. Bu hissin sonunda ise
“düşüş” olarak tarif edebileceğimiz bir yoksunluk hissi oluşmaya başlar. Bu yoksunluk
hissinin oluşmaması için daha fazla maddeye-gıdaya ihtiyaç duyulur ve bu
şekilde bir kısır döngü meydana gelir. Kişi artık tatmin olabilmek için daha sık
bu gıdalara başvurmaya başladığında beyinden salgılanan bu hormonları taşıyan
sinir uçlarında aşırı yükleme sebebi ile harabiyet başlar. Bu nedenle kişiler
daha fazla gıdaya ihtiyaç duyar ve bu sınır git gide yukarı çıkar.
Eğer bir
yiyeceği neredeyse her gün tüketiyorsanız, yemediğiniz zaman işinize
odaklanamıyorsanız veya huzursuzluk hissediyorsanız siz de bu yiyeceğe karşı
olan bağımlılığınızı sorgulamalısınız. Bu gibi durumlarda gıda bağımlılığından
kurtulmak için, sigara ve alkol bağımlılıklarında da olduğu gibi bu besinlerden
uzak kalarak bağımlılık ortadan kaldırılabilmektedir. Bağımlılık yapmış olan gıdalardan
uzak kalındığı süre boyunca, seratonin seviyelerini dengeleyebilecek, keten
tohumu, kinoa, hindi, tavuk, yumurta, balık, maş fasulyesi, kuruyemişler,
zencefil, tarçın, brokoli, elma, erik gibi besinler ve dopamin seviyelerini
dengelebilmek için ise dana eti, susam, avokado, sarımsak, kakao gibi besinler
beslenme planına eklenebilir.
Mora Terapi yöntemi
ile yapılan tüm bağımlılık terapilerinde olduğu gibi kişinin özellikle düşkün
olduğu gıdalardan alınan frekans bilgileri ile kişinin vücudunda bu gıdalara
karşı isteksizlik oluşturulur. Bu şekilde kişinin bu gıdalardan uzak kalması
ciddi boyutta kolaylaşmış olur. Aynı zamanda yapılan genel bir frekans
temizliği ve detoks sayesinde de vücutta şimdiye kadar bu besinler yüzünden
meydana gelmiş olan harabiyet ortadan kalkmaya başlar ve kişi bedensel-ruhsal-zihinsel
boyutta eskisinden daha sağlıklı ve zinde hisseder.