20 Şubat 2019 Çarşamba

CANDİDA MANTARI NEDİR?


Candida, bir maya bakterisi türüdür ve her canlıda bulunabilmektedir. Genelde lenf sistemi içerisinde görev alan bu mantar türü, dış etkenler sebebiyle gereğinden fazla çoğaldığında tehlikeli olmaya başlamaktadır. Vücutta mukoza zarı bulunan her bölgede varlık gösterebilen candida mantarına; bağırsak, göz, kulak, mide, mesane, ciğerler ve genital bölgede rastlanabilmektedir.



Doğal olarak vücut yüzeylerinde bulunan Candida, aslında zararlı bir mantar değildir. Doğru sayıda bulunan Candida, bağırsaktaki emilim ve sindirim süreçlerine yardım etmektedir. Ancak bağışıklık sistemi tarafından kontrol edilen mantar miktarı kontrolden çıktığında durum değişmekte ve candida bir hastalık halini almaktadır.  

Candida, bağırsaklarda yaşayan probiyotik bakterilerle bir denge içerisinde vücutta bulunmaktadır. Hatalı antibiyotik kullanımı, fazla şeker tüketimi, rafine un tüketimi gibi bağırsakta metabolize olan bazı ürünler bağırsaktaki bakteri florasının azalmasına ve candidanın çoğalmasına sebep olabilmektedir. Böylece denge bozulmakta ve Candida zararlı etkilerini göstermeye başlamaktadır.

Aynı zamanda bilinçsiz tüketilen antibiyotikler ve bağışıklık sistemini zayıflatan rahatsızlıklar da bağırsaktaki dengeyi bozarak aşırı Candida üremesine sebep olabilmektedir. Örneğin; Yüksek kan şekeri ve aşırı insülin bağışıklık sistemini zayıflatabilmektedir. Yorgun düşen bağışıklık sistemi bakteri ve mantarlarla savaşma yetisini kaybedebilmektedir. Bunun sonucunda candida mantarı kontrolsüz çoğalmaya başlamaktadır. Kontrol altına alınamayan stres, aşırı kortizol salınımına neden olmakta ve kontrolsüz kortizol salınımı ise bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. Bunun sonucunda bağırsaktaki denge bozulmakta ve Candida yayılmaya başlamaktadır.

Candida mantarının vücutta kontrolsüz üremesinin birçok belirtisi vardır. Bunlardan bazıları; Gıda alerjileri, iritasyon, vajinal mantar enfeksiyonları, şeker krizleri, konsantrasyon eksikliği, şişkinlik veya kabızlık, yorgunluk, bitkinlik, baş ağrısı, dilde kalın, beyaz bir tabaka, depresyon, egzama gibi ciltte döküntüler, akne, bağışıklık sistemi problemleridir.

Genel olarak vücuttaki Candida seviyesinin düzenlenebilmesi için bağırsak florasındaki yararlı bakterileri ve aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirecek besinleri tüketmek doğru seçim olacaktır. Şeker ve karbonhidratlı besinlerden uzak, probiyotik içeriği yüksek, mayalı ve glüten içeriği yüksek gıdalardan sınırlı, fermente sebze ve doğal besin içeriği yüksek bir beslenme tarzı benimsemek Candida yayılımını durdurabilmek açısından önemlidir. Sarımsak, hindistan cevizi yağı, elma sirkesi, zerdeçal, zencefil gibi mantar üremesini engelleyen besinler de beslenme planına dahil edilmelidir. Aynı zamanda yeşil yapraklı sebzeler, maydanoz, enginar, elma gibi vücutta detoksu destekleyen besinlerin tüketilmesi candida temizliği açısından önemlidir.

Genel olarak vücutta birçok sistemde çeşitli rahatsızlıklara sebep olan candida mantarının mutlaka teşhis edilerek tedavi edilmesi şarttır. Stresi düşürmek, probiyotikten ve prebiyotiklerden zengin beslenmek, bağışıklık sistemini güçlü tutmak, mantar üremesini engelleyen ve vücutta detoksu destekleyen besinlerin beslenme planına eklenmesi son derece önemlidir.

Mora Terapi ile Candida terapilerinde Candida mantarının aşırı artışı teşhis edilebilmekte ve silme işlemi yapılarak vücuttan atılımı desteklenebilmektedir. Her terapide olduğu gibi burada da bağırsak sağlığının öneminin altını çizmek istiyoruz. Mora Terapi ile bağırsak detoksu ile Candida silme işlemi desteklenerek bağırsakların sağlıklı flora dengesine geri dönmesi desteklenerek, sağlıklı beslenme davranışlarının kazandırılması ile temizliğin kalıcılığı sağlanmaktadır. 

13 Şubat 2019 Çarşamba

SAĞLIKLI BESLENME PROGRAMINIZI DESTEKLEYECEK BESİNLER


Sağlıklı kilo vermenin sırrı, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve bol su içmektir. Hızlı kilo vermeyi vaat eden, yoyo etkisi yaratabilecek, ciddi kalori kısıtlaması yapılmış olan diyetlerden uzak durulmalıdır. Popüler ve tekrarlayıcı diyetler yağ yakımından çok vücutta kas ve su kaybına neden olmaktadır. Kişi kilo kaybettiğini düşünürken vücudu aslında su kaybına uğrar ve kısa süren diyet programından sonra verilen kilolar fazlası ile geri alınabilmektedir. Onun yerine sağlıklı beslenme davranışları kazanmak uzun vadede sağlıklı olabilmek adına oldukça önemlidir. Örneğin; mevsiminde meyve sebze tüketmek, beslenme planında her gruptan besine yer vermek, porsiyon kontrolüne dikkat etmek, tabaklarımızda renk renk sebze meyve ve yağlı tohumlara yer vermek gibi.

Sağlıklı bir beslenme planında çeşitlilik en önemli faktörlerden biridir. Hiçbir besinin vücutta kendi başına mucize yaratmadığı unutulmamalıdır. Önemli olan her besinden fayda sağlayabilmektedir.


Yumurta: Yumurta, dolgunluk hissi üzerinde güçlü bir etkiye sahip, besleyici, yüksek protein içeren bir besindir. Tam bir yumurta vücudun üretemediği 9 aminoasitin tamamını içermektedir ve bu amino asitler sindirildikten sonra bağırsaklardaki iştah bastırıcı hormonların salınmasını tetiklemektedir. Ayrıca yumurta proteini anne sütünden sonra vücutta en iyi kullanılan proteindir.


Süt ve süt ürünleri: İçerdikleri kalsiyum, yağ yakımını sağlayan en önemli mineraldir. Hem protein içeriği hem de kalsiyumun metabolizmayı hızlandıran etkisi ile kilo verme döneminde sizi destekleyeceklerdir. Aynı zamanda kefir, yoğurt gibi fermente süt ürünleri içerdikleri probiyotikler sayesinde bağırsak dostu özelliktedirler.

Elma sirkesi: Elma sirkesinin taşıdığı asetik asit sayesinde mide asiditesini arttırarak, asit azlığı nedeniyle yaşanan sindirim problemlerini çözebildiği bilinmektedir. Klinik çalışmalarda elma sirkesinin kan basıncını, kolesterolü ve tokluk kan şekerini düşürdüğü kanıtlanmıştır. Elma sirkesinin kilo, serum trigliserit seviyesi, yağ alanları ve vücut yağ kütlesinde azalma sağladığı saptanmıştır.

Yeşil Çay: Yeşil çayda kafeinin yanı sıra yüksek miktarda fenolik bileşikler bulunmaktadır. İçeriğindeki kafein ve kateşinlerle yağ yakımını destekleyerek kilo kaybını kolaylaştırmakta, aynı zamanda antioksidan özellik göstermektedir. Termojenik etkisi ile metabolizma hızında da artış sağlayabilmektedir.

Tarçın: Kan şekeri regülasyonu sağlandığında, yağ yakımı ve kilo verme süreci kolaylaşmaktadır. Bu nedenle kan şekeri ve insülin direnci üzerine etkili olan çin tarçınını beslenme düzeninize ekleyebilirsiniz. Yapılan çalışmalar tarçının kan şekeri seviyesini düzenlemede yardımcı olduğunu göstermiştir. Özellikle Tip 2 diyabeti olan kişilerde tarçın iştahı azaltmak için kullanılmaktadır.

Keten Tohumu: Balıkta olduğu gibi, omega yağ asitleri bakımından zengin olan keten tohumu yağ yakımını hızlandırmakta ve yağın vücutta depolanmasını önlemektedir. Ayrıca içerdiği lignan sayesinde keten tohumu menopoz sonrası kadınlarda vücut yağının artışını da önleyebilmektedir. Ancak ailesinde meme / rahim kanseri öyküsü olanlar, kan sulandırıcı kullananlar keten tohumu tercih etmemelidir.

Yulaf Ezmesi: Yulaf ezmesi yüksek lif içeriği ve yüksek su emme kapasitesinden dolayı tok tutma gücü oldukça yüksek bir tam tahıldır. Yulafta bulunan beta-glukan gibi çözünebilir lifler midede su çekerek yoğunlaşmakta ve mide boşalmasını geciktirerek uzun süre tok kalmayı desteklemektedir.

Avokado: Avokado, omega 9 yağ asitlerinden oldukça zengin ve kilo vermeye yardımcı bir besindir. Yağ yakımını ve metabolizmayı hızlandırabilmektedir. Düzenli olarak tüketildiğinde kilo kaybına destek olmaktadır.

Hindistan Cevizi Yağı: İçinde bulunan orta zincirli yağ asitleri; vücudun depolamak yerine enerji için kullanmayı tercih ettiği bir yağ cinsidir. Yapılan çalışmalarda günde 2 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı tüketiminin; insülini dengelediği ve göbek bölgesinde yağlanmayı özellikle kadınlarda azalttığı görülmüştür.  Ancak hidrojenize Hindistan cevizi yağı kullanılmamalıdır.

Çiğ Badem: Çiğ badem; magnezyum, protein, vitamin E, lif ve kalsiyum gibi besin ögelerinden oldukça zengindir. Bu zengin içeriğiyle özellikle karın çevresindeki yağlanmayı önlemektedir.

Limon: Karın bölgesindeki yağları azaltmak için, güne limonlu su ile başlayabilirsiniz. Ancak bu uygulama düşük tansiyon problemi olanlarda önerilmemektedir.

Aynı zamanda sebzelerin sindirimleri için harcamanız gereken kalori, kendi içerdikleri kaloriden genellikle fazladır. Bu nedenle kilo vermek için günlük doğru miktarlarda meyve ve sebze tüketimi posa içeriği ve çeşitli besin bileşenleri açısından önemlidir.

Mora Terapi ile yapılan kilo terapilerinde amaç sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırabilmektir. Bağırsak terapisi ile birlikte yapılan bağırsak sağlığını bozabilecek veya vücuda herhangi bir fayda sağlamaksızın kalori içeriği yüksek gıdalara karşı isteksizlik oluşturularak vücudunun sağlıklı işleyişini geri kazandırmaktır. Mora Kilo Terapileri sağlıklı besin tercihleri yapmanızı sağlayarak, sağlıklı yaşama teşvik etmektedir.



6 Şubat 2019 Çarşamba

GÜNE GÜZEL VE MOTİVE BAŞLAYABİLMEK İÇİN İPUÇLARI


Güne zinde başlamak tüm günü enerjik geçirebilmek ve motivasyon kazanabilmek açısından çok önemlidir. Gün içerisinde birçok stres yaratan faktöre maruz kalıyoruz, çalışıyoruz, yoruluyoruz. Stresle baş edebilmek, işlerimize odaklanabilmek ve verimli olabilmek adına güne nasıl başladığınızın önemi çok büyüktür.


Güne zinde başlayabilmek için öncelikle kaliteli bir uyku uyumak şarttır. Her akşam aynı saatlerde uyuyup her sabah aynı saatlerde kalkmak vücudun düzeni açısından çok önemlidir. Aynı zamanda karanlık ortamda uyumak ve sabah kalktığınızda gün ışığının odanıza girmesini sağlamak da hormonların düzenlenmesini ve kaliteli uyumayı desteklemektedir. Özellikle gece yatmadan önceki ve sabah kalkmadan önceki yarım saat cep telefonlarından uzak durulmalıdır. Zinde bir güne başlayabilmek için hayatın karmaşasından uzaklaşıp kendinizi dinleyerek güne başlamak daha doğru olacaktır.


Sağlıklı ve zinde bir gün geçirmek için, güne sigara ve koyu bir kahve ile başlamak yerine 1-2 bardak su içerek başlanmalıdır. Bu içilen su gece boyunca oluşmuş olan susuzluğu giderecek, metabolizmayı harekete geçirecek ve böbrekleri rahatlatacaktır. Aynı zamanda güne güzel bir kahvaltı ile başlamak da enerjimizi artırmaktadır. Sabahları proteinden zengin, sağlıklı ve zaman açısından rahat bir kahvaltı yapmak, belki sonrasında çay veya kahve ile kendinize biraz olsun zaman ayırmak gün içerisinde enerjinizi korumanızı sağlayacak ve motivasyonunuzu artıracaktır.

Sabah miskinliğini üzerinizden atmanız için yapmanız gerekenlerden ilki, alarmı ertelemeden uyanmaktır. Yapılan birçok araştırmaya göre, alarm ertelemeler esnasındaki kısa uykular derin olmadıkları için kişiyi yorgun kılmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Dolayısıyla alarm bir kez çaldığında, kararlı olmak ve uyanmak çok önemlidir. Aynı zamanda güne yüksek sesli ve korkutucu bir alarmla uyanmaktansa sevdiğiniz bir müzikle uyanmak daha güzel olacaktır.

Sabah sevdiğiniz bir müzikle uyandıktan sonra gün içerisinde yapmanız gerekenleri düşünerek karamsar olmaktansa, derin bir nefes alarak zihni rahatlatmak, ardından hafif esneme egzersizleri yaparak zihninizi ve bedeninizi yeni güne hazırlamak oldukça önemlidir. Yürüyüş veya daha fazla spor yapmaya vaktiniz yoksa da işe giderken toplu taşıma araçları yerine yürümeyi, asansör yerine merdiveni tercih ederek hareket edebilirsiniz.

Mora Terapi ile kaliteli bir güne başlayabilmenizi engelleyebilecek yanlış beslenme davranışlarınızdan, alkol sigara gibi bağımlılıklarınızdan kolaylıkla kurtulabilirsiniz. Aynı zamanda Bach çiçekleri ve Mora Color terapileri ile duygu durumunuzu ve uykularınızı düzene sokabilirsiniz. Zihin berraklığı, pozitif düşünceler ve sağlıklı bir beden bütünsel sağlıkla mümkündür. Bütünsel olarak sağlıklı olabilmek için Mora Terapiyi deneyebilirsiniz.