21 Kasım 2022 Pazartesi

TÜKENMİŞLİK SENDROMUNA YAKALANMAMAK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?



Tükenmişlik Sendromu Nedir?

Tükenmişlik sendromu son birkaç yılda duymaya aşina olduğumuz bir duygu durumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tükenmişlik sendromu tıbbi bir tanı olarak kabul edilmediği için, bir hastalık olarak tanımlamak da doğru değildir. Tükenmişlik sendromu için daha doğru olan tanım; uzmanlar tarafından kabul edildiği şekliyle, yoğun şekilde yaşanan stres durumudur diyebiliriz. Tükenmişlik sendromu, tedavi edilmediği sürece önemi artacak olan ve kişiye daha da fazla zarar verecek olan psikolojik bir sorundur. Kişinin hayatını doğrudan olumsuz etkileyen ve giderek yaygınlığı artan tükenmişlik sendromu nedir ve nasıl bir duygu durumudur açıklayalım:

Tükenmişlik sendromu; bireyin kendini mutsuz, yalnız, enerjisiz ve yetersiz hissetmesiyle birlikte hayatından keyif alamaması ve mutsuz olması sonucunu doğuran bir duygu durumudur. Ve tükenmişlik sendromu zaman içerisinde kendiliğinden geçemeyen bir duygu durumu olmadığı için, tedavi edilmezse etkileri artarak devam eder. Bu etkiler kişinin sağlığını doğrudan etkileyen depresyon, kalp hastalığı, diyabet gibi ciddi fiziksel ve psikolojik hastalıklardır.

Tükenmişlik sendromunun ortaya çıkmasının baş nedeninin stres, özellikle de iş stresi olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte tükenmişlik sendromu işsiz insanlarda, ev hanımlarında, emeklilerde, öğrencilerde kısacası tüm insanlarda görülebilme olasılığı olan bir duygu durum bozukluğudur. İş hayatının yoğun, zor, stresli olması kişiyi mutsuzluğa sürükleyecek önemli bir etkendir. İş hayatında duyulan mutsuzluk kişinin genel hayatına sirayet etmeyebilirken, kişiyi depresyona sürükleyecek tek bir neden bütün hayatını olumsuz etkileyebilmektedir.

Aynı şekilde hayatının çeşitli dönem ve durumlarında stresten kaçınmayan tüm insanlar, stresini yönetemediğinde ve uzman bir destek almadığında tükenmişlik sendromuna yakalanma ihtimaline sahiptirler.

Depresyon yaşayan birinin tükenmişlik sendromu da yaşama ihtimali yüksek olmakla birlikte, depresyon bir tetikleyici durumunda da olabilmektedir.

Tükenmişlik sendromunun daha çok iş hayatında problem yaşayan ve stresli insanlarda baş gösterebileceğini belirtmiştik. İş/çalışma hayatındaki sorunları biraz daha açacak olursak; mesleki deformasyon, iş yoğunluğu, baskı ortamı ve çeşitli müdahalelere maruz kalabilecek pozisyondaki kişilerde tükenmişlik sendromu görülme olasılığı yüksektir.


Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri Nelerdir?

• Tükenmişlik sendromuna yakalanmış bireylerde en çok etkili olan özellik bitkinlik, yorgunluk ve bıkmışlık hissidir.

• Tükenmişlik sendromu yaşayan bireylerin bunalma hissi ile birlikte içine kapanma, kalabalıktan, sosyalleşmekten kaçınma da görülmektedir. Sosyallikten kaçınmakla birlikte, aile üyeleri, arkadaşları ve çevresindeki diğer kişilerle iletişimini koparan bireyler; bu kişilere olan güven duygusunu da kaybetmeye meyilli olabilmektedirler.

• Tükenmişlik sendromuna yakalanan bireylerde sorumluluklarının ve kendisine gelen taleplerin onu daha çok kaçışa sevk etmesi üzerine, bu kişilerde yalnız kalma ve örneğin bir anda tek başına tatile çıkma gibi uzaklaşma çabaları görülmektedir.

• Tükenmişlik sendromuna yakalanan kişilerde, genel olarak mutsuz ve bitkin ruh halinin etkisi ve kaçış yöntemi olarak duygusal yeme, sigara-alkol-madde gibi bağımlılıklara yönelme görülmesi de olasıdır.


Tükenmişlik Sendromuna Yakalanmamak İçin Neler Yapılabilir?

• Öncelikli olarak tükenmişlik sendromu doğrudan strese dayanan bir sorun olduğu için, günlük yaşantımızda stresten olabildiğince uzak kalmak çok faydalı olacaktır. Eğer stres kaçınılmaz ise de bununla ilgili özel bir destek alınması durumunda stresin tükenmişlik sendromuna evrilmesi önlenebilecektir.

• Tükenmişlik sendromu ve daha farklı pek çok psikolojik sorunun başta gelen sebebi strestir. Strese sebep olabilecek birçok durum ve olayla günlük hayatımızda hepimiz karşılaşabilmekteyiz. Olabildiğince bu ortam ve durumlardan kaçınmak ile birlikte, kendimizi ve bizi mutlu eden şeyleri daha iyi tanıyarak hayatımızın içine adapte edebilirsek stresi yönetme ve stres ile başa çıkabilme adına da önemli bir adım atılacaktır.

• Vücudumuzda bir dengenin olması ve fiziksel-ruhsal-zihinsel anlamda sağlıklı olmamız yaşantımıza pek çok olumlu şey katmakla birlikte bizi daha mutu edecektir. Bu doğrultuda da sağlığımızı korumak için elimizden geleni yapmakla sorumluyuz. İlk olarak sağlıklı beslenme sonrasında düzenli bir uyku, bağımlılıklardan uzak bir yaşam, egzersiz ve sportif aktiviteler yapmak bizi önce fiziksel anlamda ve bununla bağlantılı olarak ruhsal ve zihinsel anlamda sorunlardan uzaklaştıracaktır.

Duygu-Durum Bozukluklarında Mora Bach Çiçekleri Terapisi

Kişinin tedaviye isteğinin oluşması ve durumunu kabullenmesi önemli bir adımdır. Bunun için de çevrenin bireyi doğru yönlendirmesi önem taşır. Bireyin duygularının ve endişelerinin var olduğunu doğrulamak önemlidir. Tükenmişlik sendromunun etkilerini hisseden ve bununla ilgili dertlerini anlatan bireye durumun farkındalığından uzak ve olumlayıcı ve sadece güven veren cümleler kullanmak, kişinin durumunu hafife almak doğru olmayacaktır. Bu durum tükenmişlik sendromu yaşayan kişide umutsuzluk ve değersizlik hissi yaratabilmektedir. Bunun yerine kişinin durumunu doğrulayıcı sözcüklerle destek vermek daha doğru olacaktır. Sonuç olarak da tükenmişlik sendromu yaşayan kişi, durumu kavrayarak doğru adımlar atacaktır.

Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi, kişinin zihnindeki tüm olumsuz duygu düşüncelerden kurtulmasına yardımcı olur. Bu duygular örneğin; mutsuzluk, ilgi eksikliği, çaresizlik, öfke, stres, nefret vb.dir.

Zihnin ve ruhun sağlıklı olmadığı bir durumda bütünsel sağlık düşünülemez. Mora Terapi Bach Çiçekleri Terapisi de tam bu noktada daha sağlıklı, mutlu ve dingin bir zihin ve ruh için çalışır. Ayrıca Mora Terapi seanslarında kişiden olumsuz düşüncelerin uzaklaştırılmasının yanı sıra sağlıklı beslenmeye de yöneltme yapılır. Bu sayede kişi ruhen ve bedenen sağlığına kavuşur ve bütünsel olarak bir denge sağlanmış olur.


7 Kasım 2022 Pazartesi

Uyandığınızda Aç Karna Su İçmenin Faydaları!



Aç karna 1 bardak su içmek alyuvarları uyararak büyümesini sağlarken alyuvarların daha fazla oksijen taşımasını sağlar. Bu sayede enerji seviyesi artış gösterir. Sabahları aç su içmek midede doluluk sağladığı için yeme isteğini azaltır. Kilo verme konusunda da oldukça etkili olan sabahları su içmek bunu metabolizmayı hızlandırmasıyla gerçekleştirir. Aynı zamanda kalori yakımı işleminin vücutta daha hızlı bir şekilde gerçekleştirmesini sağlar.

Düzenli su içmek midedeki asit oranını düşürerek dengelediği için hazımsızlık ve mide ekşimesi gibi midede yaşanan sorunları en aza indirir. Ayrıca sabahları su içince mide asidinin yol açtığı mide yanmaları da zamanla azalarak ortadan kalkar. Aç karna bir bardak ılık su içmek kolon ve bağırsakta bulunan atıkları temizlemede kolaylık sağlar. Bu sayede bağırsaklar daha rahat çalışmaya başlar. Bağırsaklarda yaşanan hareketlilik kabızlığı önlemeye yardımcı olarak düzenli bir şekilde tuvalete çıkmayı sağlar. Mevsimsel olarak artış gösteren iltihaplanma gibi sağlık problemlerinin oluşmasını engeller.

Geceleri vücut hücreleri yenilemek ve kendisini yenilemek için çalışır. Sabah aç karna içilen 1 bardak su vücutta biriken toksinleri idrar yoluyla atmaya yarar. Su içildiğinde daha sık tuvalete çıkılır ve bu toksinler sıvı formda vücuttan atılır. Düzenli su içmeyle birlikte hayati önem taşıyan organların su ihtiyacı da tam olarak karşılanır. Bu sayede organlar sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam eder. 

Yapılan bilimsel araştırmalara göre sabah aç karna yaklaşık iki bardak su içmenin cildin kan dolaşımını arttırarak tazelenmesine katkıda bulunur. Vücutta toksin birikmesi cilt üzerinde siyah nokta, sivilce gibi rahatsızlıklara neden olur. İçilen su toksinleri vücuttan atıp daha temiz ve parlak bir cilde sahip olunmasını sağlar. Aç karna su içildiğinde cilt daha gergin ve esnek bir hal alır. Su içmeye her gün düzenli bir şekilde devam edildiğinde ciltte gözle görülür bir şekilde canlanma yaşandığına şahit olabilirsiniz.

Günlük olarak yeterli miktarda su tüketmemek saç sağlığını olumsuz etkileyerek kırılma ve dökülmelere sebep olur. Ayrıca saçlar çok daha cansız ve güçsüz görünür. Aç karna bir bardak su tüketildiğinde su saçları içten besleyerek saçların daha parlak, canlı, sağlıklı ve kaliteli görünmesini sağlar. Bu en net şekilde saç dökülmesi ve kırılmalarının azalmasıyla fark edilir. 

Vücuttaki sıvı dengesini korumak için hayati bir öneme sahip olan su, bağışıklığı güçlendirir. Aç karna bir bardak su içmek vücudu hastalık ve enfeksiyonlara karşı korur. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi daha dinç hissettiğinizi fark ettirir. Düzenli su tüketildiğinde sabah saatlerinde gerçekleştirilen çalışmaların çok daha verimli olduğu gözlemlenir. 

Sabah aç karna su içmenin faydaları maddeler halinde şu şekilde sıralanabilir:

  • Daha enerjik hissederek güne başlamanızı sağlar.
  • Metabolizmanızın %24 daha hızlı çalışmasını sağlar.
  • Vücudun besinleri emilmesini kolaylaştırır. 
  • Sindirim problemlerini azaltır.
  • Sabah saatlerinde aktif olan uykulu halin geçmesini sağlar. 
  • Vücuttaki yorgunluğun atılarak daha enerji dolu hissetmenizi sağlar.
  • Vücudunuzdaki ödemin atılmasını sağlar.
  • İştahınızı keser.
  • Sağlıklı bir şekilde kilo vermenizi sağlar.
  • Gastirt kramplarını azaltır.
  • Mide asidini dengeler. 
  • Toksinleri arındırır.
  • Bağışıklığı güçlendirir. 
  • Hücreleri yeniler.
  • Organların genç kalmasını sağlar.
  • Mide yanmasını engeller.
  • Cildi tazeler.
  • İdrar yollarını temizler.
  • Kabızlığı önler. 
  • Sık sık yaşanan sistit ve idrar yolu iltihaplanması problemlerini azaltır.
  • Saç sağlığı olumlu yönde etkilenir ve saçlar daha sağlıklı olur.

Her sabah aç karna bir bardak su içmenin vücudumuza sağladığı yararları sıraladık. Eğer siz de bu faydalardan yararlanmak istiyorsanız sabahları uyanınca aç karna su içmeyi bir alışkanlık haline getirin ve sudan gelen sağlığa şahit olun!


Daha detaylı bilgi almak için uzman bir hekime başvurmanızı tavsiye eder sağlıklı günler dileriz...