26 Şubat 2022 Cumartesi

KARACİĞER DOSTU BESİNLER NELERDİR?

 




Karaciğer; vücudumuzda karın boşluğunun sağ üst tarafında bulunan vücudun en büyük organıdır. Karaciğer sağlığı oldukça önemlidir.

            KARACİĞERİN GÖREVLERİ 

Vücuttaki en büyük salgı bezidir.

Protein sentezi yapar.

Yağları hazmetmek için safra üretir.

Enerji, karbonhidrat, protein, yağ ve şeker depolar.

Yağları sentezler, depolar ve metabolize eder.

Vücut ısısını dengelemeye yardımcı olur.

Kandaki glikozu glikojene çevirir.

Kan şekerini düzenlemeye yardımcı olur.

Vücuttaki düzenli işleyişte önemli rolü olan karaciğerin sağlığını korumak için tüketilmesi gereken besinler vardır. 


          KARACİĞER DOSTU BESİNLER 

ENGİNAR: Karaciğer dostu besinler denilince akla ilk enginar gelir. A,B ve C vitamini zengini, aynı zamanda potasyum ve kalsiyum gibi mineralleri de içinde barındıran enginar; içeriğindeki ‘ciarin’ adlı bileşen sayesinde karaciğer, safra kesesi, böbrekler ve bağırsakların düzenli çalışmasına katkı sağlar. Enginar, karaciğerin yanı sıra safra kesesi sağlığını korur ve safra kesesi hastalıklarını önlemeye yardımcı olur. Aynı zamanda böbreklere de olumlu etkisi olan enginar idrar söktürücüdür. Enginar ödem atmaya da yardımcı olur. Karaciğer sağlığı için önemli olan enginarı mevsiminde taze olarak ve haşlayarak ya da zeytinyağlı olarak tüketmek daha doğru olur.


YEŞİL ÇAY: Pek çok faydası olduğu bilinen yeşil çay; düzenli tüketildiğinde  alkolle ilgili olmayan  karaciğer yağlanmasını önlemeye yardımcı olur. Antioksidan özelliği olan yeşil çay, kanserden korur ve inflamasyonu engeller.


KAHVE: Yeşil çay gibi kahvenin de faydaları olduğu bilinmektedir. Ölçülü şekilde tüketilen kahve; karaciğer sağlığına da iyi gelmektedir. Kahve tüketen kişilerde karaciğer hastalığı sonrasında kalıcı hasar olmadığı gözlenmiştir.


SARIMSAK: Doğal antibiyotik ve antiinflamatuar özelliğiyle ve birçok faydasıyla bilinen sarımsak aynı zamanda karaciğer iltihabını da önler.


YER FISTIĞI: Yer fıstığının içeriğindeki kolin sayesinde karaciğer sağlığına fayda sağlanmış olur. Ayrıca E vitamini zengini olan yer fıstığı bu sayede karaciğeri enfeksiyonlara karşı korur.


BALIKLAR: Omega 3 yağ asiti karaciğer sağlığını desteklemektedir. Bu doğrultuda somon, uskumru gibi yağlı balıkların tüketilmesi karaciğer için faydalı olacaktır.


ÜZÜM: İçinde resveratrol adlı güçlü bir antioksidan bileşeni barındıran üzüm, diğer antioksidanlar gibi karaciğeri iltihaplardan ve kanserden korur.


GREYFURT: C vitamini ve antioksidan zengini bir turunçgil olan greyfurt, karaciğerin kendini temizlemesine yardımcı olma özelliğine sahiptir.


YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER: Ispanak, pazı, avokado, maydanoz, kara lahana, Brüksel lahanası gibi sebzeler glutatyon adlı güçlü antioksidan içerdiği için karaciğerin düzenli çalışmasına ve yağlanma olmasını engellemeye fayda sağlar.





11 Şubat 2022 Cuma

EMPATİ İYİLEŞTİRİR...

 





     EMPATİ, NEDEN ÖNEMLİDİR?

 Empati her zaman özellikle yöneticiler için kritik bir beceri olmuştur, ancak daha fazlası vardır. Yumuşak bir yaklaşım her zaman sürdürülebilir önemli sonuçlar ortaya çıkmasını sağlar.


Hep empatinin insanlar için ne kadar olumlu olduğundan bahsederiz ancak yeni araştırmalar empatinin düşündüğümüzden de önemli olabileceğini, yenilikçilikten tutun da her konuda hızlı ilerlemeye kadar pek çok olumlu konuda çok önemli olduğunu vurguluyorlar. 


  STRESİN ETKİLERİ

Empati'nin bu kadar önemli olmasının bir nedeni de insanların birden fazla tür stres yaşadığı günümüzde bu stresin, pandemi ile birlikte katlanarak artmasıdır. Aslında farkında mısınız hepimizin hayatı baş aşağı değişti, daha sıkışık, daha zorlu koşullarda yaşamak zorunda kaldık. 


Qualtrics tarafından yürütülen bir akıl sağlığı çalışmasında, pandemi sonrası insanların %42’sinde zihinsel bir düşüş yaşadığını söylüyor. Spesifik olarak da insanların % 67’sinde stres artışı, %57’sinde kaygı artışı, %54’ünde duygusal tükenmişlik, %53’ündew genel üzgünlük hali, %50’sinde sinirlilik, %28’inde odaklanma problemi, %20’sinde verilen işleri daha uzun sürelerde tamamlayabilme, %15’inde zihinsel bulanıklık, %12’sinde ise sorumluluklarını yerine getirme konusunda zorlanma olduğu görülüyor.

Ve tabi ki bu tür sorunlar genel olarak uyku problemlerine, çalışma arkadaşları veya aile üyeleri ile yaşanan problemlere, anlaşmazlıklara da neden olabiliyor. Ayrıca Carleton Üniversitesinde yapılan başka bir çalışmaya göre de işte olan sorunların ev yaşamına yansıdığı ve iyi bir ebeveyn olamama stresine neden olduğunu göstermiş.

Yönetim Akademisinde yayınlanan başka bir çalışmaya göre tüm yaşanan bu problemlerin aynı zamanda insanların yardım etme ve iş birliği yapma kapasitelerini de düşürdüğünü göstermekte. 


  EMPATİ DOĞRU ÇÖZÜM 

Empati, zor zamanları atlatmakta, tükenmişlikle mücadele etmekle, hayattan tat almakta büyük rol oynuyor. İnsanlarda güven altında oldukları, sevildikleri, anlaşıldıkları, değer verildikleri, yeterli oldukları duyguları yaratıyor. 


Empati gelişimin, yeniliğin önünü de açıyor. Empatinin hakim olduğu ortamlarda insanlar daha açık görüşlü, daha kutunun dışında düşünmeye eğilimliler. 


Empatinin olduğu ortamlarda saygı duyulduğunu hissetme ve dolayısıyla da saygı gösterme eğilimi artıyor. Aynı şekilde kişiler iş birliğine daha sıcak bakma eğiliminde oluyorlar. 


Kimi çalışmalar empatinin doğuştan olduğunu iddia ederken, pek çok çalışma da duygusal zekanın geliştirilebilmesi gibi kişilerin empati gösterme yeteneklerinin de geliştirilebilir olduğunu söylüyor. 


Toplumlar, şirketler, büyük organizasyonlar için empatik liderler çok önemli. Sağlık kuruluşları için de empatik çalışanlar ve empatik doktorlar aynı şekilde.


Çevrelerindeki, bulundukları yerlerdeki insanların durumunu anlayabilen empatik yöneticiler, çalışanlar, doktorlar eylemlerinde daha şefkatli yaklaşma eğiliminde olacaklardır. Bu şefkat tüm topluma dalga dalga yayılır. 


Popüler bir söylemin dediği gibi; İnsanlar onlar için ne yaptığınızı veya ne söylediğinizi unutabilirler ama nasıl hissettirdiğinizi unutmazlar. Kendilerine empatik yaklaşılan herkes aynı şekilde daha empatik olma eğilimindedir. 


4 Şubat 2022 Cuma

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU NEDİR?


 Bağırsaklar sindirim ve boşaltım sistemi için oldukça önemlidir. Ayrıca ikinci beyin olarak da bilinir. Bağırsaklar vücuttaki doğal işleyişin büyük bir bölümünden sorumludur. Bağırsakla ilgili yaşanan bir sorun kişinin hayatını pek çok yönden olumsuz etkileyebilir. Geçirgen bağırsak sendromu da bunlardan biridir. Geçirgen bağırsak sendromunu; bağırsaklardaki bağların açılması sonucu bağırsaklarda sızıntı olması durumu olarak tanımlayabiliriz. Bağırsak bağlarının açılması ile bakteri ve toksinler kana karışmaya başlar. Bağırsaklarda oluşan bu sızıntının artması ağrının da boyutunu arttırır. Geçirgen bağırsak sendromu olarak tanımladığımız bu rahatsızlığın tedavi edilmesi önemlidir. Tedavi edilmediği takdirde hastanın hayatını kötü etkileyebilmektedir.

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU NEDEN OLUR?


 Geçirgen bağırsak sendromu yaşanmasının temel sebebi sağlıksız beslenmedir. Karbonhidrat ve şeker (özellikle meyve şekeri olan fruktoz) gibi gıdaların sürekli tüketilmesi buna sebep olabilir. Bağırsak sağlığı için oldukça önemli olan probiyotik ve prebiyotiklerin alımı gereklidir. Alınmadığı takdirde bağırsak florasında bozulmalar meydana gelebilir. Bağırsak florasında meydana gelen bozulmalar onun görevlerini yapmasını engellemektedir. Ve yararlı bakteri florasının bozulması sonucu bağırsak bağlarında açılmalar olur ve beraberinde bağırsak sızıntısı gerçekleşir bunun sonucunda toksinler kana karışmaya başlar. Bu şekilde geçirgen bağırsak sendromu yaşanmış olur. Ayrıca şeker hastalığı, alkol tüketimi, stres, yetersiz beslenme ve bazı otoimmün hastalıklar geçirgen bağırsak sendromunun sebepleri olabilmektedir.

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU BELİRTİLERİ NELERDİR?

 Geçirgen bağırsak sendromun pek farklı belirtileri vardır. Bu belirtileri şöyle açıklayabiliriz:

Besin Alerjileri: Bağırsak sızıntısı sonucu sindirilemeyen yiyecekler ve çeşitli toksinler kana karışarak direkt olarak vücuda girer. Sızıntı yani geçirgenlik durumu tekrar ettikçe bedene alerji şeklinde uyarı vermektedir.

Otoimmün Hastalıklar: Bağırsakta meydana gelen geçirgenliğin otoimmün (yani bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılığı sonucu oluşan tepki) bir hastalığa sebep olabilmesi muhtemeldir. Bunu anlamak için zonulin (bağırsak hücrelerini bir arada tutmaya yarayan protein) adında bir protein ile bağırsakların geçirgen olup olmadığı test sonucu öğrenilir. Bağırsak geçirgenliğinin bir ölçütü olan zonulin testi sonucunun pozitif olması tanıyı doğrular niteliktedir.

Tiroit Problemleri: Tiroit hormonları ve bağırsak florasının sağlığı birbiriyle doğrudan ilgilidir. Bu yüzden bağırsak florasında görülen bir bozulma bir otoimmün hastalık olan kronik tiroidite sebep olabilecektir.

İshal

Şişkinlik 

Kabızlık 

Gibi rahatsızlıkları olan kişiler mutlaka doktora başvurmalıdır.


GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Geçirgen bağırsak sendromu tedavisi olmayan bir hastalık değildir. Bağırsak sızıntısı ile bağırsaklarda oluşan sorunun tedavi edilmesi için öncelikle doğru beslenme gereklidir. Bağırsakların işlevini yerine getirirken bir yandan da onarım yapması için yorulmayacak şekilde çalışması gerektiğinden hafif ve zararsız yiyecekler tüketilmesi oldukça önemlidir. Doğru beslenme ile bağırsak florası da düzelmeye başlayacaktır. Süt ürünleri ve tahılların olmadığı veya az olduğu yeni ve hafif bir beslenme planı bağırsak florasının iyileşmesine büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca probiyotik ve prebiyotikler mutlaka beslenme listesinde olmalı ve alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. 

MORA TERAPİ İLE BAĞIRSAK SAĞLIĞI 

Mora Terapi yöntemi ile yapılan bağırsak terapilerinde, şimdiye kadar bağırsağı tehdit etmiş olan besinlerin frekansları vücuttan silinerek bu besinlere karşı isteksizlik oluşturulur. Bu besinler olmaksızın verilen diyeti böylelikle kişiler rahatlıkla uygulayabilirler. Mora frekans tedavileri ile bağırsaklarda çeşitli sebeplerle meydana gelmiş olan hasar onarımı başlatılır ve birikmiş olan toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır. Üç aylık karbonhidrattan kısıtlı ve basit şeker içermeyen bir beslenme protokolüyle sağlıklı beslenme davranışı oluşturulur. Aynı zamanda bu beslenme planı, kefir, yoğurt gibi probiyotik besinlerden zengindir ve bu şekilde bağırsaklardaki flora desteklenmiş olur. Bağırsak florasının tam olarak onarılması için dışarıdan probiyotik takviyesi de önerilmektedir.