28 Temmuz 2019 Pazar

KİLONUZU ETKİLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?


Bazal Metabolizma Hızı (BHM), fiziksel olarak tamamen dinlenir durumdayken vücudun harcadığı enerji miktarıdır. Bir başka deyişle, 24 saat içinde hiç hareket etmeden dinlenir vaziyette hayati fonksiyonların devamı için harcanan enerjidir. Bu değere, günlük yaşamsal aktiviteler ilave edilerek günlük enerji ihtiyacı hesaplanır. Bazal metabolizma hızının bilinmesi kalori ihtiyacını belirlemek ve kilo kontrolünü sağlamak için çok önemlidir. Yaşam boyu sağlıklı bir kilo kontrolü için önemlidir.

Metabolizma hızını etkileyen pek çok faktör vardır. Bunlardan belli başlıları genetik etkiler, yaş, metabolik hastalıklar, vücut bileşimi (yağ, kas oranları), ateşli hastalıklar, hamilelik, uzun ve sık aralıklarla diyette olmak, stres, hormonal durum.

Günlük beslenmesi protein ağırlıklı olan kişilerin metabolizma hızları daha yüksektir. Aynı şekilde vücut saatine göre beslenenlerin de metabolizmaları yüksektir. Vücut saatine göre beslenmek ne demek? Bedenimiz geceye kıyasla kalorilerle gündüz çok daha etkin bir şekilde başa çıkabiliyor. Bu yüzden gündüz yemek yiyip, gece özellikle 19.00, en geç 20.00 sonrası yemek yememek doğru olan. Beslenme programıyla ilgili bir diğer önemli konu ise porsiyonlar. Sağlıklı bir beslenme düzenini uygulamak kadar porsiyonları da küçük tutmak önemli.

Düzenli egzersiz yapıyorsanız veya en azından günlük 5.000 ile 10.000 adım atıyorsanız metabolizma hızınız yükselecektir. Kilo verme direncinin en önemli nedenlerinin başında aktivite eksikliği geldiğini unutmayın. Çoğu zaman gereğinden fazla yediğimiz için değilde, gerektiği kadar aktif bir hayat yaşamadığımız için kilo alırız.







Uyku eksikliği kilo aldırır. Düzenli ve kaliteli bir uyku uyuyorsanız metabolizmanızı doğru yönde çalıştırıyorsunuzdur.

Stres metabolizma hızını yavaşlatan faktörlerin başında gelir. Stres vücuttaki hayatta kalma modu denilen biyokimyasal süreci tetikliyor. Vücut bu durumda yakıt depoluyor ve metabolizmayı yavaşlatıyor.

Kimi kullanılan ilaçlar kilo aldırabilir. Kullanılan ilaçların yan etkilerine bakmakta fayda var. Tabi ki bu durumda doktorunuzun sağlık önerisi sizin birincil önceliğiniz olmalı.

Sıcak havalarda metabolizmanın daha hızlı çalıştığını biliyor muydunuz? O yüzden kışın kilo almaya, yazın da vermeye eğilimliyizdir.

Kimi durumlarda tiroid hormonu üretimindeki yetersizlik kilo alımına neden olur. Hipotiroidi her yaşta ortaya çıkabiliyor. Tiroid hormon durumunuzu ara ara kontrol ettirmekte her zaman fayda var. Özellikle kilo verme zorluğu olanların eğer birlikte yorgunluk, cilt kuruluğu, unutkanlık, solukluk, saç dökülmesi, tırnak kırılması, şişkinlik, uyku hali gibi problemleri de varsa hipotiroidi ihtimalini göz ardı etmemek gerekir.

Alkol kullanımını sürekli hale getirmek, az su içmek, kalsiyum, selenyum ve magnezyum azlığı, D vitamini, Demir, B12, omega-3 eksiklikleri de kilo direncine yol açabiliyor.

Bağırsak mikroplarımız da kilo verme üzerine oldukça etkili. Eğer yeteri kadar çok ve çeşitli, sağlıklı bağırsak mikroplarımız varsa sindirim daha kolay oluyor. Genel olarak obez kişilerde yeterli ve çok sayıda sağlıklı bağırsak mikrobu bulunmadığı görülmüştür. Bunun için lifli gıdalarla beslenmek ve gerektiğinde probiyotik ve prebiyotik destekler kullanmak çok önemli.

Ne yazık ki genetik faktörler de konunun başında. Ailenizdeki obezite ne kadar yaygın mutlaka göz ardı etmemek gerekiyor. Kiloyu etkileyen en az 100 kadar gen var. Bunlardan biri de MC4R. Genlerinizle ilgili bir şey yapamazsınız ancak genlerinizin neye yatkın olduğunu bilirseniz, ona uygun diyet ve spor programlarıyla kendiniz için önlem alabilirsiniz.

Aslında yaşam şeklinizi ne kadar sağlıklı yaşam biçimine doğru değiştirir, düzenlerseniz kilo ve kilo ile ilgili problemler artık probleminiz olmaktan çıkacak. O kadar da zor değil sadece disiplinli ve azimli bir şekilde özen gösterme meselesi. İşte tam burada Mora Terapi Kilo Kontrolü programları istek ve iştah konusunda size tam destek sağlıyor. Terapilerle birlikte, stres, hormonal durum, bağırsak sağlığınız da normale dönecek şekilde uyarılıyor. 3 aylık uygulanan sağlıklı beslenme ve egzersiz protokolü “sağlıklı yaşam” bilincine geçmenizi kolaylaştırıyor. Üstelik, çocukluktan beri sevdiğiniz tatlı, börek, makarna vb.ni de artık o kadar da çok sevmiyorsunuz. Programı en büyük rahatlığı bu, iştahı kesmesi, isteksizlik yaratması ve vücut fonksiyonlarını bütüncül yaklaşımla normale doğru değiştirmesi.

Mutluluk dolu, sağlıklı kilolu günler diliyoruz.





23 Temmuz 2019 Salı

NEDEN SİGARAYI BIRAKMALISINIZ?


Bir tek sigara bile zararlıdır. Sigara içtiğinizde her nefes alışınızda tütünün içindeki kimyasal maddeler hızla akciğerlerinize ulaşır. Vücudunuzdaki kan zehirli maddeleri tüm organlarınıza taşır. Son içtiğiniz sigaradan hemen 20 dakika sonra bedeniniz iyileşmeye başlar. Nikotin bedeni 3 gün içinde terk eder.

Kalp hızınız ve kan basıncınız düşer. Dolaşımdaki karbon monoksit seviyesi normale düşer. Kan dolaşımı ve akciğerleriniz normal işlevlerine geri döner. Daha kolay nefes alırsınız. Koroner kalp hastalığı ve kanser riskiniz çok çok azalır. KOAH, bronşit, astım hastalıklarına yakalanma riskiniz düşer. Damar tıkanıklıkları nedeniyle felce yakalanma riskinizi aynı şekilde çok azalır. Bağışıklık sisteminiz güçlenir. Üreme yeteneğiniz artar. Erken yaşlanmazsınız. Kemik erimesi içmediğinizde 10 kat azalıyor. Diş ve dişeti sorunlarına yakalanma riskiniz de öyle.

Sigaradaki nikotin eroin kadar bağımlılık yapıcıdır. Yapılan araştırmalar sigara bağımlılığının tüm diğer bağımlılıklarla kıyaslandığında en yüksek bağımlılık türlerinden biri olduğunu söylüyorlar.

Dünyada 5 milyon, ülkemizde 100.000’e yakın kişi doğrudan sigara nedeniyle hayatını kaybediyor. Bunun nedeni ise sigaranın içinde kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltıp hücre yaşlanmasına yol açan karbon monoksit ve doğrudan zehir olan arsenik ile DDT gibi vücudumuz için zararlı olan 400’den fazla madde bulundurması. Dolayısıyla sağlıklı ve uzun bir yaşam için sigarayı bir an önce bırakmak şart.






Aslına bakarsanız bırakmak sorun değil, çözümdür. Öyle ya da böyle her tiryaki sonunda bırakacaktır. Çocuklarınızın sigara içmesini istemezsiniz değil mi? Unutmayın bırakma iradesini göstermek sizi güçlendirir. Bundan sonra her hedef gözünüze daha kolay görünür. Kendinizle bu doğru kararı verdiğiniz için gurur duyacaksınız.

Sigara yüzünden üstünüzün, giysilerinizin, nefesinizin ve evinizin nasıl leş gibi koktuğunu bilirsiniz. Oysa tertemiz, her zaman duştan yeni çıkmış gibi kokmak var. Ayrıca körelmiş olan koku ve tat duyularınız eski haline gelecek. Bahar geldiğinde esen rüzgardaki bahar kokusunu, bir çiçeğin yanından geçerkenki kokusunu, yağmurdan sonraki toprak kokusunu kendiğinden duyacaksınız. Yedikleriniz de size daha keyifli ve lezzetli gelecek.

Sakın bırakırsam kilo alırım diye korkmayın. Sigara dolayısıyla vücudunuzda biriken ağır metallerin bir numaralı kilo verememe sorunu olduğunu ve insülin direncinizi arttırdığınızı biliyor muydunuz?

Sigarayı bırakmak size her anlamda çok iyi gelecek. Özgüveniniz bile artacak. Bu yüzden ertelemeyin. Şimdi bırakın.



16 Temmuz 2019 Salı

VÜCUDUNUZUN GÜNLÜK D VİTAMİNİ İHTİYACININ KARŞILADIĞINDAN EMİN MİSİNİZ?


D Vitanini, bağırsaklardan kalsiyum ve fosfat minerallerinin emilimini arttırarak kemiklerde gerekli mineralleşmeyi sağlayan ve kemiklerin büyümesi, güçlenmesi, yeniden şekillenmesi için gerekli olan bir vitamindir. Kuvvetli kemik ve dişler için olmazsa olmaz bir bileşiktir. Eğer yeterli D vitamini olmazsa, kemikler ince ve kırılgan olur, şekil bozuklukları görülür.

D Vitamini kemik sağlığının yanında; bağışıklık sistemini güçlendirir, hücre büyümesini düzenler, vücudu kas zayıflığına karşı korur, yangıyı yani enflamasyonu azaltır, ayrıca kalp atışlarının düzenlenmesi, tiroit fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için de gereklidir.

İnsanlar D vitaminini güneşe maruziyet ile kendi ciltlerinde üretebilir, bunun yanında bazı besinlerden veya vitamin takviyelerinden alabilirler. Güneş iyi bir D vitamini kaynağı olmakla birlikte, yaydığı ultraviyole ışınlarıyla (UVA ve UVB) hem cilt yanıklarına neden olmakta hem de cilt kanseri için ciddi bir risk oluşturmaktadır.








D Vitamini yağda çözünen bir vitamindir ve birçok hayvansal gıdada doğal olarak bulunur. Balık ve balık yağları, büyük ve küçükbaş hayvanların karaciğeri gibi gıdalarda yüksek miktarda; yeşil yapraklı sebzeler ve yumurta sarısında az miktarda D vitamini mevcuttur.

Güneşe maruziyet, yiyecekler, vitamin takviyeleriyle elde edilen D vitamini aktif hale gelmek için vücutta 2 yerde hidroksilasyon denilen işleme uğramalıdır. Bunlardan ilki karaciğerde, diğeri de böbrekte gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu organarda oluşan problemlerde de – başta böbrek ve karaciğer yetmezliği- aktif D vitamini miktarını etkilemektedir.

Günlük D Vitamini ihtiyacı 600 IU (Uluslararası birim), 70 yaş üzeri için 800 IU’dur.

Yapılan laboratuar çalışmalarında D vitamininin kanserden korunmadaki rolü üzerine güçlü biyolojik kanıtlar elde edilmiştir. D vitamini; hücre büyümesi ve enflamasyonun sınırlanmasını düzenleyen kanser hücrelerinin yayılmasına izin veren sinyal moleküllerini azaltan bazı genleri engelleyebilir veya deaktive edebilir. D vitaminin bu süreçteki rolü, araştırmaların son derece aktif bir alanıdır.

Aynı şekilde Omega-3 yağ asitleriyle birlikte alınan D Vitamini desteğinin beyinde seratonin sentezinde etkili olduğu ve pek çok beyin işlev bozukluklarının önüne bu şekilde geçilebileceği de son yılların popüler aktif araştırma konularının başında gelmektedir. Bildiğiniz gibi seratonin halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinmekte ve eksikliği ciddi oranda depresyon, uykusuzluk, negatif düşüncelerde artış, şüphecilik risklerini arttırmaktadır. Omega-3 yağ asitleriyle birlikte alınan D vitamini beyindeki seratonin sentezini arttırmaktadır.

Sonuç olarak, vücudumuz, kemik sağlığımız ve beynimiz için çok önemli olan D vitaminini mümkün olduğunca çok gıda çeşitliliğiyle karşılayabildiğimizden emin olalım. Hatta D vitamini takviyesine ihtiyaç duyup duymadığımızı doktorumuzla birlikte mutlaka değerlendirelim. Kan testi yaptırarak, D vitamini ihtiyacımız olup olmadığına, varsa hangi dozajda kullanmamız gerektiğine mutlaka baktıralım. İhmal edilmeyecek kadar önemli bir vitamin D vitamini.

Sağlık dolu günler.