25 Temmuz 2018 Çarşamba

BAĞIRSAK SAĞLIĞINIZ İÇİN 8 ÖNERİ


Özellikle son zamanlarda yapılan çalışmalar, çoğu hastalığın temelinde yatan sebebin bağırsak problemleri olabileceğini gösteriyor. Aslında seneler önce Hipokrat’ın da dediği gibi ‘Tüm Hastalıklar Bağırsakta Başlar! ‘

Peki siz bağırsak sağlığınız için neler yapıyorsunuz?
Ya da daha sağlıklı çalışan bağırsaklarınız olması için nelere dikkat etmeniz gerektiğini biliyor musunuz?

Bizim bu konuda size birkaç önerimiz olacak. Unutmayın sağlıklı çalışan bağırsaklar, kişinin daha sağlıklı bir vücuda kavuşmasıyla birlikte kendisini ruhen de iyi hissetmesini sağlar…


1.    Su içmeyi ihmal etmeyin!
Herkesin içmesi gereken su miktarı farklıdır. Ancak ortalama olarak, günde en az 2.5-3 litre su içmeniz gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz. Bağırsaklarımızın da doğru çalışabilmesi için suya ihtiyacı var. Yetersiz su tüketimi, bağırsak hareketlerini yavaşlatarak kabızlığa sebebiyet verebilir. Ayrıca su yerine geçeceğini düşündüğünüz gazlı içecekler veya kafeinli içeceklerin, suyun aksine bağırsaklarınıza zarar verebileceğini unutmayın.

2.    Hareket edin!
Bağırsak hareketlerini düzene sokabilmek ve kabızlığa engel olabilmek için düzenli fiziksel aktivite şarttır. Vücudun hareketsiz kalması, hareketsiz ve sağlıksız bağırsaklara sebep olacaktır.

3.    Beslenme planınızda posalı besinlere yer verin!
Vücuda aldığınız posa bağırsak çapını genişleterek bağırsak hareketliliğine destek olur ve su emilimini artırarak bağırsaklara su çekilmesini sağlar. Kabuklu yenebilecek taze meyveler, kuru erik, kuru kayısı gibi meyve kuruları, mevsim yeşillikleri, kuru yemişler gün içerisinde almanız gereken posayı almanıza yardımcı olur. Tüm bunlarla birlikte, haftada en az 2 kez kurubaklagil tüketmeniz bağırsak sağlığınız için ideal olacaktır. Posalı besinlerden olup aynı zamanda prebiyotik özellik göstererek, bağırsaklardaki yararlı bakterilerin çoğalmasını sağlayan; hindiba, enginar, taze fasulye, nohut, buğday, arpa, çavdar, soğan, sarımsak, muz, kuşkonmaz, pırasa, yer elması, bamya, yeşil bakla, pazı, ıspanak, lahana, karnabahar, brokoli, kerevizin yeşil yaprakları, semizotu, bulgur, mercimek, keten tohumu, kuru fasulye ve barbunya gibi besinlerin bağırsak sağlığınız için ayrıca önemli olduğunu unutmayın.

4.    Probiyotiklerin önemini kavrayın!
Probiyotikler, bağırsak duvarına tutunarak hastalık yapan bakterilerin tutunma bölgelerini kısıtlarlar ve besin kaynakları için rekabete girerek kötü bakterilerin üremelerine engel olurlar. Bağırsak sağlığımız için tüketmemiz gereken probiyotik besinlere; kefir, yoğurt, probiyotikli yoğurt ve peynir örnek olarak verilebilir. Ayrıca boza, şalgam, turşu, tarhana pestili, şıra, fermente zeytinler ve fermente etler de bu gruba dahil edilebilmektedir. Bu besinlerin kullanılamadığı durumlarda mutlaka bir uzmana danışarak, probiyotik takviyesi kullanılmalıdır.

5.    Omg-3 alımı bağırsaklar için önemlidir!
Omg-3’ün, bağırsaklarda meydana gelen iltihaplanmayı gidermek, bağırsak geçirgenliğini düzenlenmek gibi faydaları vardır. Bu yüzden omg-3 açısından zengin besinlerden olan; balık, yağlı tohumlardan özellikle keten tohumu, chia ve ceviz gibi besinlere beslenme planınızda yer vermelisiniz. Eksik olduğu düşünüldüğü durumlarda ise uzman eşliğinde omg-3 takviyesi şeklinde de desteklenebilmektedir.

6.    D vitamini eksikliğiniz var ise dikkat!
D vitamininin, bağırsaklardaki iltihabi durumu düzenleyen bir etkisi olduğu yapılan araştırmalarla desteklenmektedir. Yaşam kalitesi ve kronik hastalıklardan korunmada günlük önerilen miktarlarda alımına tüm yaş gruplarında dikkat edilmelidir.

7.    Yapay tatlandırıcılar masum değildir!
Yapılan çeşitli çalışmalarda, yapay tatlandırıcıların glikoz intoleransını tetiklediği, mide-bağırsak yolunda emilmediğini ama bağırsak mikrobiyotasından trilyonlarca bakteriyle tehlikeli bir karşılaşmaya yol açtığı, hatta işlevlerini değiştirdiği, işlevi değişen bağırsak bakterilerinin de içinde bulundukları metabolizma üzerinde zararlı etkileri olduğu bulunmuştur. Kalorisi olmadığı için masum gözüken tatlandırıcılar, aslında içten içe metabolizmaya ne kadar çok zarar verebiliyormuş değil mi? Bağırsak sağlığınız için yapay tatlandırıcılı gıdalardan uzak durmakta fayda var!

8.    Gıda katkı maddelerine dikkat!
Bağırsak mukozasını koruyan hücreler arası sıkı bağlantılar hasar görürse geçirgen bağırsak ve sonrasında da otoimmün hastalıklar oluşabiliyor. Bu durum bakteri, toksin, alerjen ve kanserojenlerin vücuda girmesini kolaylaştırmaktadır. Yapılan bir çalışmaya göre gıda katkı maddeleri, bağırsak mukozasını koruyan bu hücreler arası bağlantılara zarar vermektedir. Bağırsaklarımızın sağlığı için paketli ürünlere şüpheli yaklaşmanız gerekli!


Mora terapi yöntemiyle yapılan kilo kontrolü ve alerji seanslarında, iyileştirmeye her zaman bağırsaklardan başlanır. Çünkü, iyi çalışan bağırsaklar; iyi işleyen organlar, iyi çalışan beyin, huzurlu hisseden ruh ve zihin demektir. 



18 Temmuz 2018 Çarşamba

MUTFAĞIMIZDAKİ MUCİZELER: 10 DOĞAL ANTİBİYOTİK


Özellikle son yıllarda antibiyotik kullanımı yaygınlaştı. Bunun sonucunda vücudun genel işleyişinde büyük bir yere sahip olan bağırsaklarımızda yaşayan probiyotik bakteriler, bu yoğun ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı sonucu harap olmaktadır.

Vücudumuzu hastalıklardan doğal yollarla nasıl koruyabiliriz, bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz veya hastalıklarla doğal yollarla nasıl savaşabiliriz? Bu soruların cevapları için yazımızın devamına geçelim…


1.    Sarımsak, soğan: Hastalıklara karşı önleyici ve iyileştirici güçlerini duymayanınız yoktur. Ancak biz yine de kısaca bahsedelim. İçerdikleri sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı korur ve hücre onarımını kolaylaştırırlar. Ayrıca sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi de 19. Yüzyılda kanıtlanmıştır.

2.    Kefir: Düzenli tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğu yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri de engeller. Aynı zamanda ülser, yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılır.

3.    Ispanak: Ispanağın içeriğinde anti kanser özelliği olan flavonoidlerden bol miktarda bulunmaktadır. Bu sayede ıspanak, mide, cilt ve prostat kanserlerini önlemede etkilidir. İçeriğinde bulunan A vitamini sayesinde pek çok hastalıkta iyileştirici rol oynamakla birlikte, solunum yolları ile ilgili hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığın önlenebilmesi için de tüketimi önerilmektedir.

4.    Turp: C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi içeriği sayesinde özellikle soğuk algınlığına karşı koruyucudur. Çok güçlü bir antioksidan olduğundan, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Aynı zamanda kırmızı turp boğaz ağrılarını ve şişkinliğini giderir, sinüslerin temizlenmesinde de etkili rol oynar.

5.    Brokoli: İçerdiği sulforan maddesinin antioksidan aktivitesi ve C-E vitaminlerini bir arada barındırdığından, bağışıklık sistemini destekler. Hastalıklara yakalanmaya karşı koruma sağlar. Aynı zamanda özellikle akciğer, mide, bağırsak, yemek borusu, kolon, mesane ve meme kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Radyasyonun zararlı etkilerini azaltarak cilt kanserine karşı da koruma sağlar. Tümörlerin büyüme hızını azaltır. Amerika’da yapılan bir çalışmanın sonucunda, günümüzde çok yaygın görülen KOAH’ın vücuttaki hasarının engellenmesinde etkin rol oynadığı saptanmıştır.

6.    Zencefil: Zencefil bağışıklığının güçlenmesini sağlayarak enfeksiyonlara karşı vücudunu savunma özelliğine sahiptir. Bir çalışmada taze zencefilin solunum yolu enfeksiyonlarını azaltmada büyük etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca kireçlenme olarak bilinen hastalıklarda da olumlu sonuçlara sahiptir. Antioksidan içeriği sayesinde zencefil, tümör hücrelerinin oluşmasını engellemekte ya da oluşan hücrelerin küçülmesine yardımcı olmaktadır.

7.    Kırmızıbiber: Tahmin edilenin aksine yüksek bir C vitamini deposudur. Ayrıca çok güçlü antioksidanlara sahiptir. Böylelikle vücudumuzda oluşan toksin maddelerin birikmesini engelleyerek bedenimizi kansere karşı korur. Soğuk algınlığına karşı savaşarak akciğerleri korur. Bir diğer özelliği de sinüsleri temizleyerek sinüzitlerin iyileşmesinde etkili olmasıdır.

8.    Kivi: Kivi, günlük alınması gereken C vitamini miktarını kendi başına karşılayabilmektedir. İngiltere’de yapılan araştırmalar küçük çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu etkisi kanıtlanmıştır.

9.    Pırasa: İçerdiği flavonoid ve kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı olur. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunur. Pırasanın grip, soğuk algınlığı, saman nezlesi ve idrar yolu enfeksiyonları gibi doğal enfeksiyonlara karşı iyileştirici etkileri vardır.

10. Nar: C vitamini açısından zengin besinlerden biri olarak nar, gribal enfeksiyonlara karşı korur ve aynı zamanda kalp-damar dostu bir meyvedir. Aynı zamanda eklem iltihapları ve yüksek tansiyonda da tavsiye edilmektedir. Nar yaprakları mikrop öldürücü özellikleriyle iltihaplı yaralarda kullanılabilir veya ağız içi yaralarda gargara yapılarak tüketilebilir.

Antibiyotik kullanımının kaçınılmaz olduğu bazı durumlar da tabi ki meydana gelebilir. Kullanım sonrası bağırsaktaki yararlı bakterilerin de etkisiz hale geldikleri unutulmamalıdır. Mora Terapi yöntemiyle yapılan bağırsak terapisi ile, bunun gibi antibiyotik kullanımı sonucu oluşmuş veya daha ciddi ilaçların yan etkisi nedeniyle harap olmuş bağırsaklarda olumsuz etkiler ortadan kaldırılarak vücudun işleyişi bağırsaklardan başlayarak tamamen düzeltilebilmektedir. 

12 Temmuz 2018 Perşembe

SAĞLIKLI VE GÜZEL YAŞAMIN 10 YOLU


Sağlıklı ve güzel bir yaşamın yollarını merak ediyorsanız; sizler için hazırladığımız önerilere kulak verin.


1.       Dengeli ve sağlıklı beslenin
Az ya da çok besin öğelerinin vücuda alınması sonucu; sağlığımızın bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur. Vücudumuz için gerekli olan her bir besin maddesinin yeterli miktarlarda ve dengeli olarak alınması sağlıklı bir hayata açılan kapının anahtarıdır.
Paketli ve rafineli tüm gıdalardan uzak durarak kepekli tahıllar, meyve ve sebzeler ile beslenerek dengeli bir ruh hali ve sağlıklı bir yaşam sağlamış oluruz.
2.       Açık havada spor yapın
Beslenme kadar spor yapmak da sağlıklı ve güzel bir yaşamın en önemli yollarındandır. Spor yapmanın; formumuzu korumanın yanında birçok faydası bulunuyor. Açık havada spor yapmak ise; kapalı ortamlarda spor yapmaktan çok daha etkili ve faydalıdır. Açık havada spor yaparak; vücudunuzdaki yağ yakımı hızlanır, vücudumuz için gerekli D vitamini alınır, uykusuzluk problemi ortadan kalkar, stresi azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir, vücut dengesine yardımcı olur, hayat motivasyonunuzu artırır ve konsantrasyonunuzu artırır.
Spor yapmanız için en iyi saatler; akşam vakitleridir. Ama yoğun yaşamlarımızda hangi gün hangi saat fırsat buluyorsanız; o zaman yapılabilir. Önemli olan sağlıklı beslenme ve sporu içerisinde barındıran bir yaşam tarzını benimsemektir, sporu düzenli ve dengeli yapmaktır. Spor yapmak; sağlıklı bir bedene sahip olmakla birlikte mutluluk hormonun çalışmasıyla güzel bir yaşam bizlere sağlar.
3.       Bağımlılıklarınızdan kurtulun
Vücudumuza iyi bakmanın ilk adımı; vücudumuzu zararlı maddelerden korumaktır. Sigara ve alkol gibi kötü alışkınlarımızdan kurtularak; dolaşım sistemi, kalp, solunum sistemi gibi hastalıklardan ve kanserden korunmuş oluruz. Bağımlılıklarınızdan kurtulmak için istemek ve kararlı olmak çok önemlidir. Belki de defalarca bırakmak için denemeler yaptınız, ama her defasında başarısız oldunuz. Sağlığımıza zarar verecek alkol, sigara, karbonhidrat gibi bağımlılıklarınızdan kısa sürede ve kalıcı olarak; ‘mora tedavileri’ ile bırakmanız mümkün.
4.       Ruhunuzu dinlendirin ve onu besleyin
Beden sağlığı gibi ruh sağlığımızın da ilgi ve özene ihtiyacı bulunuyor. Hayatımızın çoğunluğunu çalışarak geçirdiğimizden bedenen ve ruhen dinlenmeye ve kendinize özel vakitler ayırmak gerekiyor. Çalışmalarınızın önce ve sonrası kısa molalar bile rahatlamanızı sağlayacaktır. Kendinizi tanımaktan başlayarak;  ruhunuzu dinlendirip, besleyecek aktiviteleri belirleyebilirsiniz. Kendinize özel zaman ayırmanın en kolay ve keyifli hali; kuşkusuz hobilerinizin olmalı. Hobilerimizin bazıları kısa süreli, bazıları hayatımızın büyük bir bölümünde devam eder. Ama ne olursa olsun önemli olan; hayatımızın her döneminde mutlaka hobilerimizin olmasıdır.
Mora cihazlarıyla yapılan işlem, içtiğiniz sigaradan alınan elektromanyetik titreşimlerin vücuttan silinmesi işlemidir. Mora cihazları bu işlemi, kişinin içtiği son sigaradan aldığı frekans bilgisini vücuda ters çevirip vermesiyle yapar. Bu da ayna görüntüsünde, yani birbirinin tersi olan iki titreşimin birbirini yok edeceği bilgisiyle örtüşmektedir. Dolayısıyla Mora cihazlarıyla yapılan terapi, bağımlılık yapan maddenin vücuttan atılmasına ve o maddeye karşı ilginin belirgin biçimde azalmasına neden olur.
5.   Düzenli ve yeterli uyuyun 
Bilinenin aksine; uyku ile dinlenme eş değer değildir. Uyku; dinlenmeden çok daha fazlasıdır. Uyku; bizlerin yaşamı için; en temel enerji kaynaklarımızdan bir tanesidir. Biz uyurken; tüm sistemimiz hiç durmadan çalışmakta ve toksinleri vücudumuzdan temizlemektedir. Düzenli ve yeterli miktarda uyuyarak kendinize iyi bakın. Göreceksiniz ki; dinlenmiş ve yenilenmiş bir beden ile kendinizi daha sağlıklı ve mutlu hissedeceksiniz.
6.       Güneşin zararlı etkilerinden korunun
Bağışıklık sistemimizi güçlendiren ve vücudumuzun antioksidanı olan D vitamini, güneşten sağlanmaktadır.  11.00-13.00 saatleri arasındaki güneş ışınlarından vücudumuza D vitamini sağlayabiliriz. Ancak; kanser ve yaşlanmaya neden olan bu saatlerdeki güneş ışınlarına, azar azar maruz kalınmalıdır ki zararlarından korunarak vücudunuza yarar sağlayın.
7.       Beyninizin aktif kalmasını sağlayın
Beyninizi, düzenli kitap okuyarak, bulmacalar, zeka oyunları, zeka soruları ve hafıza teknikleri ile aktif kalmasını sağlayabilirsiniz. Her yaşta ve dönemde; yorulduğunuzda kendinizi zorlamadan bu aktivitelere devam etmelisiniz.
8.    Stres ile baş etmenin yollarını bulun ve uygulayın
Sizlere ‘Hiçbir şey için stres yapmayın.’ gibi mümkün olmayan bir tavsiye vermeyeceğiz. Maalesef ki; modern dünyada stressiz bir hayat neredeyse imkansız.  Ancak; stresi azaltmak mümkün. Uzun ve sağlıklı bir yaşam istiyorsak; kendimizi iyi tanımalı ve onunla baş etmenin yollarını bulmalıyız.
Bağışıklık sistemine zarar veren stres hormonun vücudumuzda azaltmak için; yoga yapabilir, düzenli yürüyüş yapabilir, seyahat edebilir, doğada vakit geçirebilir veya müzik dinleyebilirsiniz. Bireysel aktiviteler dışında ise; iyi sosyal ilişkilerde bulunmak, sevdiklerinizle vakit geçirmek, sevmek ve sevilmek de stresinizi azaltmakta.
Bu sırlara önem verdiğiniz halde; hala stres ile baş etmekte zorlanıyorsanız; ‘mora tedavisi’ ile stresinizi kontrol edebilirsiniz.
9.    Kişisel ve çevresel temizliğe önem verin
Kişisel ve çevresel temizliğe önem vermek bizlere, sağlıklı ve güzel bir yaşam sağlar. Haftada birkaç kez duş alarak, elleri sık sık yıkayarak ve tuvalet temizliğine önem vererek çeşitli bulaşıcı hastalıklardan korur. Çevremizi temiz tutup, onu koruyarak ise; doğanın bize sunduğu mucizelere şahit oluruz.
10.   Doğa ile barışık yaşayın
Doğa ile iç içe olmak insana huzur ve mutluluk verir. Modern dünyadaki yaşamlarımızda olabildiğince doğa ile barışarak sağlıklı ve mutlu bir yaşam sağlanabilinir. Kapalı alanlarda geçirilen süreleri azaltarak; el ve ayakların toprak ile buluşması, ağaçlar arasında yürüyüş, ektiğiniz bir bitki ya da çiçek ve hayvanlar ile yakın temas kurmak bizi doğa ile barıştırır.