Özellikle son yıllarda antibiyotik kullanımı yaygınlaştı.
Bunun sonucunda vücudun genel işleyişinde büyük bir yere sahip olan
bağırsaklarımızda yaşayan probiyotik bakteriler, bu yoğun ve bilinçsiz
antibiyotik kullanımı sonucu harap olmaktadır.
Vücudumuzu hastalıklardan doğal yollarla nasıl
koruyabiliriz, bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz veya
hastalıklarla doğal yollarla nasıl savaşabiliriz? Bu soruların cevapları için
yazımızın devamına geçelim…
1.
Sarımsak, soğan: Hastalıklara karşı önleyici ve iyileştirici
güçlerini duymayanınız yoktur. Ancak biz yine de kısaca bahsedelim. İçerdikleri
sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı korur
ve hücre onarımını kolaylaştırırlar. Ayrıca sarımsağın bakteri, mantar ve
virüsleri yok etme kapasitesi de 19. Yüzyılda kanıtlanmıştır.
2.
Kefir: Düzenli
tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğu
yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı
korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri de engeller. Aynı zamanda ülser,
yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılır.
3.
Ispanak: Ispanağın içeriğinde
anti kanser özelliği olan flavonoidlerden bol
miktarda bulunmaktadır. Bu sayede ıspanak, mide, cilt ve
prostat kanserlerini önlemede etkilidir. İçeriğinde bulunan A vitamini sayesinde
pek çok hastalıkta iyileştirici rol oynamakla birlikte, solunum yolları ile
ilgili hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığın önlenebilmesi için de
tüketimi önerilmektedir.
4. Turp: C
vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi içeriği sayesinde özellikle
soğuk algınlığına karşı koruyucudur. Çok güçlü bir antioksidan olduğundan,
soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Aynı
zamanda kırmızı turp boğaz ağrılarını
ve şişkinliğini giderir, sinüslerin temizlenmesinde de etkili rol oynar.
5. Brokoli: İçerdiği sulforan
maddesinin antioksidan aktivitesi ve C-E vitaminlerini bir arada
barındırdığından, bağışıklık sistemini destekler. Hastalıklara yakalanmaya karşı koruma sağlar. Aynı
zamanda özellikle akciğer, mide, bağırsak, yemek
borusu, kolon, mesane ve meme kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır.
Radyasyonun zararlı etkilerini azaltarak cilt kanserine karşı da koruma sağlar.
Tümörlerin büyüme hızını azaltır. Amerika’da yapılan
bir çalışmanın sonucunda, günümüzde çok yaygın görülen KOAH’ın vücuttaki hasarının
engellenmesinde etkin rol oynadığı saptanmıştır.
6. Zencefil: Zencefil
bağışıklığının güçlenmesini sağlayarak enfeksiyonlara karşı vücudunu savunma
özelliğine sahiptir. Bir çalışmada taze zencefilin solunum yolu
enfeksiyonlarını azaltmada büyük etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca kireçlenme
olarak bilinen hastalıklarda da olumlu sonuçlara sahiptir. Antioksidan içeriği
sayesinde zencefil, tümör hücrelerinin oluşmasını engellemekte ya da oluşan
hücrelerin küçülmesine yardımcı olmaktadır.
7. Kırmızıbiber: Tahmin
edilenin aksine yüksek bir C vitamini deposudur. Ayrıca çok güçlü
antioksidanlara sahiptir. Böylelikle vücudumuzda oluşan toksin maddelerin birikmesini
engelleyerek bedenimizi kansere karşı korur. Soğuk algınlığına karşı savaşarak
akciğerleri korur. Bir diğer özelliği de sinüsleri temizleyerek sinüzitlerin
iyileşmesinde etkili olmasıdır.
8. Kivi: Kivi, günlük alınması gereken C
vitamini miktarını kendi başına karşılayabilmektedir. İngiltere’de yapılan araştırmalar küçük
çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin
olumlu etkisi kanıtlanmıştır.
9. Pırasa: İçerdiği flavonoid ve
kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı
olur. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak
üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunur. Pırasanın grip, soğuk
algınlığı, saman nezlesi ve idrar yolu enfeksiyonları gibi doğal enfeksiyonlara
karşı iyileştirici etkileri vardır.
10. Nar: C vitamini açısından
zengin besinlerden biri olarak nar, gribal enfeksiyonlara karşı korur ve aynı
zamanda kalp-damar dostu bir meyvedir. Aynı zamanda eklem iltihapları ve yüksek
tansiyonda da tavsiye edilmektedir. Nar yaprakları mikrop öldürücü
özellikleriyle iltihaplı yaralarda kullanılabilir veya ağız içi yaralarda
gargara yapılarak tüketilebilir.
Antibiyotik kullanımının kaçınılmaz olduğu bazı durumlar da tabi ki
meydana gelebilir. Kullanım sonrası bağırsaktaki yararlı
bakterilerin de etkisiz hale geldikleri unutulmamalıdır. Mora Terapi yöntemiyle
yapılan bağırsak terapisi ile, bunun gibi antibiyotik kullanımı sonucu oluşmuş
veya daha ciddi ilaçların yan etkisi nedeniyle harap olmuş bağırsaklarda olumsuz
etkiler ortadan kaldırılarak vücudun işleyişi bağırsaklardan başlayarak tamamen
düzeltilebilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder