28 Haziran 2019 Cuma

Ülkemizde ve Dünyada Dijital Sağlık

Dijital sağlık hastaların tanı ve tedavisinde, hasta olmayan bireylerin sağlık ve risk durumlarını takip etmede, sağlık sistemi çalışanlarının eğitiminde ve toplum sağlığını denetlemede ve iyileştirilmesinde bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanılması olarak tanımlayabiliriz. Teknolojinin ilerlemesi ve toplumun her kesimi tarafından kolay erişilebilir hale gelmesi sayesinde dijital sağlık hastaların ve sağlık çalışanlarının günlük hayatındaki önemi gün geçtikçe artıyor.

Global Futures Enstitüsü’ne göre 21. yüzyılın yeni sağlık trendleri arasında, medikal kuruluşların önemli bilgileri hastalarıyla doğrudan paylaşacağı ağ sistemlerinin oluşturulması ön plana çıkıyor. Aynı zamanda hastaların bilgilerinin araştırmalar için paylaşılabilir olması da ihtiyaç duyulan kriterler arasında. Ancak bilgi paylaşımının ne kadar etik olacağı konusundaki tartışmalar kolay kolay dineceğe benzemiyor. 

 İnsanlar sağlıkları bozulduğunda çoğu zaman ilk iş olarak bir doktora başvururlar. Fakat çoğu zaman da doktora başvurmakla beraber, daha önce aynı hastalığı geçirmiş olan diğer hastalarla da bilgi alışverişi yapmak ister. İnternet özellikle sosyal medya platformları hastaların bu ihtiyacını olabilecek en pratik bir şekilde gerçekleştirmiş hatta sağlık sektörü içinde bulunan herkese farklı yararlar sağlayabilmişler. 
 İnternetin yaygınlaşması ise sağlık kuruluşlarının fiziksel olarak ulaşamadığı bölgelere en azından bilgi aktarımı yapmalarını kolaylaştırıyor. Cep telefonları ve internet bağlantısı, dünyanın en ücra köşelerinde yardıma ihtiyaç duyanlar için her geçen gün daha fazla bilgi iletmeye devam ediyor. Günümüzün en önemli sağlık trendlerinden biri ise standart prosedürleri yerine getiren robot doktorlar. Bu konudaki uygulamalar ve medikal operasyonlardaki yapay zekâ kullanımı her geçen gün hızla artıyor. Yapay zekânın kullanımı, akıllı ilaçlar ya da ileri izleme teknolojileri ile daha kontrollü tedavileri de mümkün kılıyor.

Hâl böyle olunca bilgi ve iletişim teknolojileri, değişen toplumsal ihtiyaçlara yönelik “dijital dönüşüm” kavramını yaratıyor. Türkiye’deki birçok sektörün gündeminde yer alan dijital dönüşüm, özellikle sağlık sektöründe öne çıkıyor. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler; sağlık hizmet standartlarının yükselmesini ve sağlık sistemindeki verimliliği büyük oranda etkiliyor.

2017 ve 2018 yıllarında dijitalleşmede gösterdikleri gelişmelerle HIMSS (healthcare information and management systems society) EMRAM derecelendirmelerinde sonucunda 6 ve 7 seviyelerine ulaşan hastanelere ödülleri verildi. ABD ve Avrupa’dan gelen HIMSS yetkilileri tarafından yapılan değerlendirme sonucu ülkemiz, 164 hastane ile Avrupa’nın en başarılı ülkesi oldu. Almanya, İspanya ve İtalya’da toplam 16 adet 6. seviye hastane bulunurken, Türkiye 163 adet 6. seviye ve 1 adet 7. seviye hastane ile Avrupa toplamının önüne geçti.

Umarız bu güzel başarıyı hep sürdürürüz. Herkese sağlıklı hafta sonları!


14 Haziran 2019 Cuma

Kansere Karşı Moralin Gücü!

Kanser hastası biri olarak eski ve sağlıklı hayatınıza geri dönebilmenin ne kadar güzel olacağını kaç kere düşündünüz? Veya bir yakınınızın ya da hepimizin… Kanser tanısı ile yaşamayı lunaparklardaki rollercoaster’lara yani hız trenlerine benzetirler. Her yeni gün yeni duygular ve kaygılar getirebilir, hem olumlu hem olumsuz. Sürekli olarak kanser tanısı konmadan önce hayatın bizler için nasıl olduğu hakkında düşünmek yerine bugünkü enerjimizin üzerine yoğunlaşmamız emin olun ki tüm bilim ve sağlık insanları tarafından da öneriliyor. Çünkü hastalık fark etmeksizin hastalığın bize verdiği rahatsızlık, acı ve ağrıdan ziyade hastalığın psikolojik tarafı bizi daha fazla rahatsız edebilir. 

Aşırı fiziksel, zihinsel ve duygusal stres bizim bağışıklık sistemimizi yıpratır ve zayıflatır. Zayıf bağışıklık sistemi demek de kansere ve diğer hastalıklara karşı davetiye çıkarma açısından önemli bir faktördür. Bilimsel çalışmalar bol kahkahanın bağışıklık sistemi üzerinde ani ve etkili bir güçlendirici etkisi olduğunu çoktan kanıtlamış durumda. Hatta Japonya'da, kahkaha sonrasında yapılan analizlerde, doğal öldürücü adı verilen hücreleri uyaran 14 genin birden aktive olduğu saptandı.

                 

“Her işin başı sağlık.” sözüyle birlikte bir başka bir sözü de kullanmamız gerek “Her şeyin başı moral.” Ruh ve beden sağlığını birlikte düşünmeli ve değerlendirmeliyiz. Bedenimizde oluşan sorunlar ruh sağlığımızı ve psikolojik durumumuzu bozabilir. Ruh sağlığımızda meydana gelen değişimler de bedenimizi etkileyebilir. Özellikle fiziksel hastalıklar kişinin hayata karşı uyumunu bozar. Bu tip hastalar alıştığı şekilden farklı yaşamak zorunda kalır. Hastalık ister hafif ve geçici olsun isterse ağır ve kronik olsun hastayı ve ailesini olumsuz etkileyebilir. Özellikle kronik hastalığı olan kişilerin yaşam şekillerinin eskiye göre oldukça fazla değişim göstermesi normal.

Biraz da hastanın dışarıyla ve kendisiyle olan ilişkisini ele alalım. Herhangi bir hastalığının olduğunu öğrenen kişi öncelikle doğal olarak büyük bir üzüntü yaşar. Bu hepimiz için geçerli hâliyle. Kişi çevresindekilere bu duygularını belli etmemeye çalışır, insanlarla iletişimini azaltır ve yalnızlık hissetmeye başlar. Bu şekilde devam ederse hastanın duyguları bir süre sonra yoğunlaşmaya başlar ve kişi 
yalnızlık hissine kapılabilir. Hastalığın teşhis edilmesiyle inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamaları yaşanır. Bu süreçte kişi, hastalığa karşı duygusal ve davranışsal tepkiler gösterebilir. Hastanın verdiği tepkiler hastalığın çeşidine, kişinin hastalık algısına, hastanın karakter yapısına ve psiko-sosyal ortama göre değişir. Kronik hastalığı olduğunu öğrenen kişilerin ilk hissettiği duygulardan birisi öfke olur. Bu durum normal ve olması gereken bir süreçtir.

Sonuç olarak bilim dünyasında da
gülümsemenin ve moralli olmanın insan biyolojisi üzerinde olumlu bir rolü olduğu kabul ediliyor. Mesela kuvvetli bir kahkaha endorfin salgımızı yükseltiyor, stres hormonu olarak bilinen kortizon ve adrenalin düzeylerini düşüyor. Gülümsemeyi başardığınızda kızgınlık, endişe, depresyon ve stres düzeylerinde azalma görülüyor, dayanma ve direnme gücü artıyor. Hatta daha da ileri giderek, kimi araştırmacılar, gülmek ile kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyen sitokin ve interferon benzeri maddelerin salınımı arttığını ileri sürüyor. Lütfen yüzünüzden gülümseme eksik olmasın!