Astım, hava yollarının
çevresel etkenlere karşı aşırı duyarlı olmasıdır. Hava yollarında ve hava
yollarını döşeyen mukoza denilen zarda şişme söz konusudur. Bu şişme, zaman
zaman hava akımını engelleyerek solunum sıkıntısına neden olur. Bu
dönemlere astım nöbetleri denir.
Hava
yollarının daralması ile nefes almayı güçleştiren ve ataklar halinde yaşam boyu
devam eden astım, dünyada 300 milyon kişiyi etkiliyor. Astım
ataklarını kontrol altına alabilmek için tetikleyici etkenlerden korunmak
gerekiyor. Ülkemizde her 100 yetişkinden 7’sinde, her 100 çocuktan 15’inde
görülen astım hastalığı, genetik ve çevresel tetikleyicilerin birleşik hareketi
sonucu ortaya çıkmaktadır. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen astım
hastalığında, tetikleyici faktörlerden uzak durulur ve verilen ilaçlar düzgün
kullanılırsa, şikayetler çok kolay kontrol altında tutulur ve ataklar
önlenebilir. Böylece solunum yetmezliğine giden süreç de engellenmiş olur.
Alerjik Astım Belirtileri Nelerdir?
Astım hava yollarının tıkanmasının neden olduğu ataklar halinde kendini
gösterir. Astım belirtileri genellikle; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes
alıp verme ve göğüste sıkışma hissidir. Astım belirtilerinin astım tanısı konulmasına
yardımcı olan özellikleri ise; tekrarlayıcı olmaları, gece ve sabaha karşı
ortaya çıkmaları, bazı alerjen maddelere maruz kalınması veya egzersiz sonrası
tetiklenmeleridir. Bu belirtiler ataklar arasında ortaya çıkmaz ve astım
hastaları ataklar arasında kendilerini iyi hisseder. Astım tanısı, detaylı
hasta öyküsü, muayene bulguları ve solunum fonksiyon testleri ile
konulmaktadır. Genel astım belirtileri ise şöyledir;
-Öksürük (genellikle kuru ve krizler halindedir gece uykuda
uyandırabilir.)
-Hırıltılı solunum
-Göğüste tıkanıklık ve sıkışma hissi
-Soluk alıp verirken ıslık sesi
-Nefes darlığı.
SONBAHAR, ASTIM HASTALARI İÇİN EN RİSKLİ
MEVSİM
Astım ataklarının görülme sıklığı sonbahar mevsiminde
artıyor. Hatta, bu mevsim astım hastaları için en riskli mevsimi oluşturuyor.
Bunun nedeni ise sonbaharda hemen herkesi etkisi altına alan soğuk algınlığı ve
grip gibi hastalıklar ile astım atakları arasında bir ilişki olması. Astım
solunum yollarının kronik bir iltihap sonrası aşırı derece duyarlı olması ve
bazı faktörler nedeniyle zaman zaman daralmasıyla seyreden bir solunum hastalığı.
Grip, hatta basit bir soğuk algınlığı gibi hastalıklar hava yollarında
enflamasyon oluşturarak astım ataklarını tetikliyor. Çok hafif bir üst solunum
yolu enfeksiyonu bile astım hastalarında nefes darlığı, solunum zorluğu, sık ve
inatçı öksürük, hırıltı,hışırtılı solunum gibi ciddi problemlere yol
açabiliyor. Üstelik, bu hastalıkların neden olduğu öksürük ve nefes darlığı
gibi astım semptomları haftalarca sürebiliyor. Bu yüzden astım hastalarının üst
solunum yollarının sık görüldüğü sonbahar mevsiminde kendilerini korumaları ve
düzenli olarak doktor kontrolünden geçmeleri büyük önem taşıyor.
ASTIM ATAKLARINDAN KORUNMAK İÇİN…
• Eğer grip veya nezle
olmuşsanız, bir an önce doktora başvurarak tedavi olun.
• Çevrenizde üst solunum yollarına yakalanmış
bir hasta varsa, kendinizi korumaya özen gösterin. Bunun için de öncelikle
kalabalık ortamlardan uzak durun. Kapalı ortamlarda kısa süre kalın eğer bu
mümkün değilse havalandırmanın yeterli olup olmadığını kontrol edin.
• Bolca su için. Ellerinizi sık sık yıkayın ve
dengeli beslenin.
• Sigara içiyorsanız, bu zararlı
alışkanlığınızdan mutlaka vazgeçin. Ayrıca sigara içilen ortamdan da kaçının.
• Hava kirliliğinin yoğun olduğu ortamlarda
bulunmamaya dikkat edin.
Mora Terapi’nin Astım Tedavisinde Kullanımı
Mora terapi yönteminin solunum yolunu etkileyen alerjilerde ve astımda
kullanımı sonucu hasta semptomlarında gözlemlenebilir derecede azalma ve ilaç
kullanımında tatmin edici şekilde bir azalma söz konusudur. Tüm terapilerde
olduğu gibi astım ve alerjiye de bütünsel yaklaşıldığında; lenfatik drenajın
yetersizliği vücudun toksik kirlenmesinin ana nedenlerindendir ve buna bağlı
olarak hücreler arası sıvının akışkanlığı azalmaktadır. Akışkanlığın azalması
toksik kirlenmenin artışına, yani hücre metabolizması sonucu oluşmuş atık
maddelerin, proteinlerin ve diğer kimyasal madde ile ağır metallerin
birikmesine yol açmaktadır. Bu nedenle hücreler fonksiyonlarını yerine
getiremez hale gelmektedir. Tedavi öncesi genel detoksifikasyona mutlaka yer
verilmelidir.
Vücudun en önemli immünolojik organlarından olan lenfatik ve
bağırsak sistemlerinin fonksiyonlarını bozacak yüklerin bulunması, bağırsaklar
üzerinde çeşitli mantarların –özellikle de Candida yükünün- yoğun olması gerek
alerjik rahatsızlıkların gerekse de kronik birçok hastalık tablosunun
tedavilere direnç göstermesinin ana nedenlerindendir. Vücudun ve özellikle
bağırsakların Candida yükünün olması vücudun bağışıklık sistemini önemli oranda
baskıladığı için Candida’ ya yönelik temizleme işlemi, alerji tedavisi ile
eşzamanlı hatta daha önce yapılmalıdır.
Bu konuda hastayla iyi bir iletişim kurulup, bahçeden veya ormandan orijinal
polenler temin edilebilmekte veya bulunamıyorsa elektronik test kitlerin
içerisinde bulunan elektronik ortamda yüklenmiş polenlerin frekans bilgileri
kullanılabilmektedir.
Obezite ve sigara kullanımı astım hastalarını olumsuz
etkilediğinden, bu tip danışanların tedavisinde Mora kilo terapileri ve Mora
sigara bırakma terapilerine mutlaka yer verilmelidir. Ayrıca hastaların herhangi
bir besin veya çevresel alerjenlere alerjisi olup olmadığı test edildikten
sonra astımı tetikleyebilecek sebepler ortadan kaldırılacak şekilde tedavi
planı oluşturulmalıdır. Özellikle polen alerjisinde mümkün olduğu kadar geniş
bir spektrumda polen tozunu tedaviye dâhil etmek gerekmektedir. Bu konuda
hastayla iyi bir iletişim kurulup, bahçeden veya ormandan gerekli polenler
temin edilebilmektedir. Bütün yıl devam eden solunum alerjilerinde (astım,
allerjik rinit), küf mantarları ve toz akarları düşünülmeli ve özellikle yatak
odasından, dolapların üzerinden ve banyo gibi nemin fazla olduğu mekânların
duvarlarından elektrikli süpürge ile alerjen temin edip, tedaviye eklemek
alerji ve astım tedavilerinde başarıyı artıracak uygulamalardır.