Çağın hastalıklarında en ön sıralarda yer alan diyabet
(şeker hastalığı), ölümcül birçok hastalığın ve olumsuzluğun oluşumunda birinci sırada rol
oynayan ve maalesef dünyanın her yerinde çok yaygın olarak görülen bir hastalık türüdür. Etimolojik olarak hastalığın tam adı Diabetes Mellitus, Yunanca'da şekerli idrar anlamına
geliyor.
Halk arasında genel olarak şeker hastalığı olarak tabir edilen Diabetes Mellitus, genel olarak kanda glukoz (şeker) seviyesinin normal seviyenin üzerine çıkması, böylelikle de normalde şeker içermemesi gereken idrarda şekere rastlanmasıdır. Farklı türevleri bulunan diyabet hastalığı, ülkemizde ve dünyada en sık rastlanan hastalıklar arasında yer alır.
Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun sağladığı verilere göre her 11 yetişkin kişiden biri diyabet hastalığına sahip olmakla
birlikte, her 6 saniyede 1 birey diyabet kaynaklı sorunlar nedeniyle maalesef hayatını
kaybetmektedir. Tip 1 Diyabet ve Tip 2
Diyabet olarak iki türü bulunan şeker hastalığında hastalığa
neden o Tip 1 Diyabet
nedenleri arasında yüksek oranda genetik faktörler rol oynarken, kan
şekerinin düzenlenmesinde görev alan insülin hormonunu üretimi yapan pankreas
organına zarar veren virüsler ve vücut savunma sisteminin çalışmasındaki
aksaklıklar da hastalığa sebep olan etmenler arasında gösterilmektedir. Şeker
hastalığının daha yaygın görülen türü olan Tip 2 diyabetin nedenleri arasında
şu şekilde belirtilebilir:
Obezite (aşırı kilo)
Ebeveynlerde diyabet öyküsünün bulunması
İleri yaş
Hareketsiz yaşam tarzı
Stres
Gebelik sırasında gestasyonel diyabet oluşumu ve normalden yüksek doğum
ağırlıklı bebek dünyaya getirme.
İnsülin direnci ve gizli şeker...
Standart şartlarda vücut şekeri 1 ünite insülin ile kontrol altına alabiliyorken, insülin direnci olan kişilerde vücut 2-3 ünite insülin salgılamak durumunda kalmaktadır. Kişilerde insülin direnci artıkça, şeker kontrolünü sağlamak için insülin de doğru orantıda artmış olur. Bu da vücudumuzun ihtiyacından fazla insülin salgılanması anlamına gelir.
Tüm dünyada
ve ülkemizde giderek artan obezite ve diyabet görülme sıklığı, “insülin
direnci” olarak adlandırılan metabolik sorunu da beraberinde getiriyor.
Vücuttaki yağ oranının artması insülin direncine, insülin direnci de
vücuttaki yağ oranının artmasına yani obeziteye neden oluyor. Protein
metabolizması, üreme ve bağışıklık gibi birçok sistemi etkileyen insülin
direncinin tedavi edilebilmesi için öncelikle beslenme ve egzersiz
alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekiyor.
Kan şekerinin normal seviyede olmadığı ancak
şeker hastalığı teşhisi konulabilecek kadar da yüksek olmadığı bir ara
döneme gizli şeker pre diyabet denir. Pre-diyabet olarak tanımlanan gizli şekerin belirtileri
arasında, yemeklerden sonra halsizlik, yorgunluk bazı kişilerde ayaklarda yanma
olabilir. Diyabet öncesi bu dönem, normal glikoz düzeyinden Tip 2 diyabete
geçiş evresi 'pre-diyabet' veya 'bozulmuş glikoz regülasyonu' olarak da ifade
edilmektedir. Araştırmalara göre, çoğu gizli şeker hastalarına 10 yıl sonra Tip
2 diyabet tanısı konmaktadır.
Diyabete, yağlanmaya ve fazla
kiloya karşı Mora Terapi çözümleri!
Modern çağın tamamlayıcı ve bütünsel tıp metodu Mora Terapi ile insülin hormonu
ve hücre yüzeyindeki insülin reseptörlerinin etkileşiminin gerçekleştiği
ortamın temizlenmesi-detoksifikasyonu- gerçekleştirilmektedir. Bu sayede
hücreler insüline karşı daha duyarlı hale gelmekte ve insülinin
kullanılabilirliği artmaktadır. Vücuttaki enflamasyonu azaltmaktadır.
Hastaların beslenme alışkanlıkları cihazın sağladığı iştah kesme programlarıyla
ayrıca desteklenerek değiştirilmekte, böylelikle sağlıklı beslenme alışkanlıkları
kazanmaları sağlanmaktadır. Bu şekilde tedavi süreci
hızlandırılabilmektedir. Bize web sitemizden, sosyal medya üzerinden ve telefon
numaralarımızdan ulaşabilir, Mora Terapi çözümleri hakkında detaylı bilgi
alabilirsiniz.
Sağlıklı günler! 😊
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder