Gün içerisinde işte, evde, okulda yaşadığımız olaylar,
sınavlar, yetişmesi gereken projeler, geçim sıkıntısı, eve giderken maruz
kaldığımız trafik hatta akşam evde izlediğimiz haberler bile vücutta stres
yaratmaktadır. Peki nedir bu stres? Vücutta nelere sebep olabilir? Neden
tehlikelidir?
Stres vücutta ve zihinde, içsel ya da dışsal bir uyarana
karşı verilen tepkilerin genel adıdır. Stres kavramı; tamamen negatif olarak da
algılanmaması gereken bir kavramdır. Canlının yaşamı için gerçekten tehdit
oluşturan durumlarda, stres sayesinde aksiyon ve tedbir alınabilir. Ancak aynı
şeyi uzun vade için belirtmek mümkün değildir. Kronikleşen stres durumu vücutta
birçok dengesizliklere ve önlem alınmazsa problemlere yol açabilmektedir.
Vücut stresli durumlarda belirli hormonlar salgılar.
Bunların başında da kortizol gelir. Kritik anlarda kana karışan kortizol sadece
kişinin kendisini koruyabilmesi veya kaçabilmesi için gerekli enerjiyi
sağlayabilmek adına kan şekerini artırır ve üreme sistemimizden bağışıklık
sistemimize kadar diğer bütün sistemleri bir süreliğine baskılar. Kortizol
salınımı tehlike geçince normale dönmektedir. Hayatımızı kurtaran bu hormon,
stres kronik hale geldikten sonra olumsuz etkilerini göstermeye başlar.
Stres kronikleştiğinde vücut hep alarm durumunda
kalmaktadır. Kandaki kortizol değerleri sürekli yüksek seyretmektedir. Sonuç
olarak anksiyete, bağışıklık sisteminin etkin bir şekilde çalışamaması, yüksek
tansiyon, sindirim problemleri, kısırlık, obezite, kalp krizi, uyku, hafıza ve
konsantrasyon sorunları meydana gelebilmektedir.
Yapılan araştırmalar stres hormonlarının bel çevresinde daha
çok yağ depolanmasına sebep olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda aşırı kilo ve
riskli yağlanmaya bağlı olarak kalp krizi gelişme olasılığını da artırmaktadır.
Stres hormonları kalp atışlarını hızlandırarak, damarların daralmasına sebep
olarak tansiyonun yükseltmektedir. Stres kronikleştiğinde kalbe binen yük artar
ve kalp- damar hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlanmış olur.
Sürekli hale gelen stres durumu sindirim sistemi üzerinde de
olumsuz etki yaratmaktadır. Mide ülseri, reflü, hazımsızlık, kabızlık, ishal,
spastik kolon, şişkinlik, gaz şikâyetleri bunlardan bazılarıdır.
Stres hormonlarının kanda sürekli yüksek seyretmesi sonucu
bağışıklık sistemi aktiviteleri de bozulmaktadır. Bunun sonucunda vücut
enflamasyona elverişli hale gelmektedir. Bu da stresli kişilerin daha kolay
hastalanarak, daha zor iyileşmelerine sebep olmaktadır. Bağışıklık sisteminin
düzgün çalışmaması nezleden kansere kadar tüm hastalıkların oluşmasını
etkilemektedir. Bununla birlikte yapılan çalışmalar kanser hastalarında oluşan
kronik stresin, metastaz olasılığını ve yayılma hızını arttığını
göstermektedir.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki stres hormonları yüksek
olan kişiler, hamile kalmakta zorlanmaktadır. Aynı zamanda herhangi bir
fiziksel problem olmamasına rağmen, çiftin aşırı çocuk istemesi de stres
yaratabilir ve bu nedenle hamilelik gerçekleşmeyebilir. Bununla birlikte adet
düzensizlikleri ve adetten erken kesilme de stresli kişilerde sıkça
karşılaşılmaktadır.
Kandaki kortizol seviyelerinin kemik yoğunluğunu da
azalttığı, bu sebeple kemik erimesine sebebiyet verebileceğini gösteren
çalışmalar da mevcuttur. Kronik stresin, beyin üzerine etkilerinden
bahsedersek, hafızaya zarar verdiğini gösteren araştırmalar bulunmaktadır.
Hafıza problemleri sonrasında demans, alzehimer ve konsantrasyon bozuklukları
gibi ciddi problemlere sebebiyet verebilmektedir.
Stresli durumda baş ağrıları sıkça görülmektedir. Migren ve
gerilim tipi baş ağrılarının çoğunluk nedeni strestir. Aynı zamanda depresyon,
kaygı bozuklukları, panik bozukluk gibi hastalıklar, gergin kişilerde daha sık
görülmektedir.
Peki günlük hayatımızdan stresi çıkaramıyorsak, nasıl baş
edebiliriz? Kendinize iyi gelen, sizi günlük hayatın stresinden
uzaklaştırabilecek uğraşlar bulmak en önemli yöntemlerdendir. Özellikle düzenli
egzersizin stres hormonlarını azalttığı bilinmektedir.
Uyku düzeninize de dikkat etmelisiniz. Düzenli ve yeterli
uyku, kortizol seviyelerinizi dengede tutmanıza yardımcı olacaktır.
Sağlıklı beslenme de stresle savaşta en önemli etkenlerden
biridir. Karbonhidrat ve basit şekerlerden zengin diyetler kan şekerinizde ani
oynamalara sebep olacağından kronik stres için kesinlikle doğru bir tercih
olmayacaktır. Bunların yerine protein, sağlıklı yağlar, sebzeler sizi hem tok
tutacak hem de kan şekerinizi dengeleyecektir. Aynı zamanda C vitamini tüketimi
de stresi kontrol altına almanıza yardımcı olabilmektedir. Araştırmalar
gösteriyor ki, C vitamini stres ve stres kaynaklı kalp krizi, yüksek tansiyon
gibi sağlık problemlerine karşı koruyucu etki göstermektedir. C vitamini
vücutta stresle savaşırken aynı zamanda bağışıklık sisteminizi de
güçlendirecektir. Aynı zamanda omg-3 ‘ün de vücutta stresle savaştığını
gösteren araştırmalar bulunmaktadır.
Kronik stresin birçok sindirim sistemi rahatsızlığına sebep
olabileceği ve bağışıklık sistemini olumsuz etkileyeceğinden bahsettik. Buna
karşı bağırsak floramızı desteklemek en önemli önlemlerden biri olacaktır.
Probiyotik bakteriler bağışıklık sisteminizi destekleyerek artan kortizol
seviyelerinizi aşağı çekmenize yardımcı olacaktır.
Mora Terapi yöntemi ile yapılan stres terapilerinde daha çok
renk terapileri ve kişiye özgü Bach çiçeklerinden oluşturulmuş terapiler
kullanılmaktadır. Kronik stres vücutta önemli sorunlara neden olabiliyor, bütünsel
sağlığımız açısından stresle başa çıkma tedavi ve yöntemlerini mutlaka dikkate
almalıyız.