Şeker, maalesef
günümüzde en çok tüketilen besin maddelerinden biridir. Her gün çayınıza, kahvenize
attığınız şeker, yediğiniz tatlılar ve içtiğiniz gazlı içeceklerin yanı sıra
içeriğini bilmediğimiz paketli gıdalarda da bulunmaktadır. Dolayısıyla şeker tüketirken,
günde ne kadar tükettiğimiz konusunda net bir şey söyleyebilmek mümkün
değildir.
Fazla şeker,
vücut tarafından tolere edilemez ve bunun sonucunda zamanla vücutta birikerek
birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilmektedir. Şeker, vücutta hormon
salınımını olumsuz etkiler, yaşlanma sürecini hızlandırır, kilo artışına ve bölgesel
yağlanmaya sebep olur, karaciğer yağlanmasını tetikler, kalp-damar sağlığınızı
olumsuz etkiler, bağışıklık sistemini zayıflatır, diyabet riskini artırır. Aynı
zamanda daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi vücutta bağımlılık
yaratmaktadır. Bu durum sadece kilo açısından değil aynı zamanda genel sağlık
durumunuz açısından da çok önemlidir.
Şeker
tüketmezsen enerjisiz kalırsın, beynin az çalışır gibi söylemlere günlük
hayatta çok denk gelmişsinizdir. Bu yaklaşımlar son derece yanlıştır. Beynin ve
vücudun ‘ekstra’ tüketeceğiniz yapay şekerlere kesinlikle ihtiyacı yoktur.
Çünkü; beyin ihtiyacı olan şekeri gün içerisinde yediğimiz sebzelerden, kuru
baklagillerden de karşılayabilmektedir.
Sabahları
yataktan bir türlü kalkamıyorum, ne kadar uyursam uyuyayım dinç uyanamıyorum, sürekli
halsiz hissediyorum diyorsanız, bunun sebebinin tiroid gibi bir hormon
metabolizması, fazla stres veya geceleri düzensiz uyku saatleri gibi hayat
tarzınızdan ya da sağlık sorunlarından kaynaklanmadığından emin olduktan sonra,
beslenme düzeninizi mutlaka gözden geçirmelisiniz.
Gün
içerisinde tüketeceğiniz şeker içeriği yüksek gıdalar, özellikle paketli ürünler,
enerjinizi kısa süreliğine yükseltebilir. Ancak, insülin seviyenizi de yükseltir
ve sonrasında da hızla kan şekerinizin tekrar düşmesine sebep olur. Bu nedenle enerjiniz
çabucak biterek, açlık hissiniz artarak geri dönecektir. Kan şekerindeki bu ani
dalgalanmalar gün içerisinde vücudunuzda halsizlik ve bitkinlik hissini
oluşturacaktır.
Gün
içerisinde karbonhidrat ağırlıklı öğünlerin tüketimlerinden hemen sonra kanda
seratonin seviyeleri artacağından, sakinlik ve rahatlama hissi meydana gelir. Genellikle
yemeklerden sonra duyabileceğiniz ‘Rehavet çöktü’ deyimi de aslında buradan
gelmektedir. Bu durum, gün içerisindeki uyku hali, odaklanma problemlerinin
oluşum sebeplerinden biridir.
Sabahları
dinç uyanamamaktan yakınanlar için şunu da söylemek mümkündür. Gece yatağa tok
girdiğinizde vücut sindirim için çalışmaya devam etmek zorunda kalacaktır. Bu
nedenle vücudunuz yeni güne hazır uyanabilmek yerine, tüm gece çalışmış ve
dinlenememiş olarak güne başlar. Bu konuda, gece yatağa girmeden en az 3-4 saat
öncesinde beslenme işleminin tamamen bitmiş olması önerilmektedir.
Masum
gözüken şeker aslında yaşam standartlarınızı ne kadar çok etkiliyormuş değil
mi? Siz de enerjinizi sebzelerden, kaliteli karbonhidrat kaynaklarından,
proteinlerden ve sağlıklı yağlardan karşıladığınızda değişimi göreceksiniz.
Şekersiz beslenmeye başladığınızda sabahları dinç uyandığınızı
gözlemleyeceksiniz.
Mora Terapi
yöntemi ile şeker bağımlılığınızdan kurtulmanız mümkündür. Şekerli gıdalardan
alınan frekans bilgileri ile vücuttan silme işlemi gerçekleştirilerek bu
gıdalara karşı isteksizlik oluşturulur. Bunun sayesinde de Mora Terapi
seansları sonrasında verilecek olan sağlıklı beslenme protokolüne uyum
kolaylaşacaktır. Bu şekilde bütünsel olarak sağlıklı hissederek güne daha zinde
başlayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder